Hayal ettiğim doğa harikası, Güney yarımkürede Yeni Zelanda’da bulunan “Milford Sound” isimli bir fjord. Yeni Zelanda hakkında bir araştırma yaparken keşfettiğim bu fjord gördüğüm anda beni etkilediğini, ve benimle aynı fikre sahip bir çok kişi bulunabileceğini söylemem gerekir. Dünyanın sekizinci harikadı olarak nitelendirilen Milford Sound gökyüzüne kadar yükselen dik kayalıklar, masmavi deniz, 1000 metreye kadar yüksek şelaleler ve yemyeşil ormanlarla çevrilidir. Sabah erken saatlerde, bu harika doğayı keşfetmek için yola çıkmak isterdim. Güneş yeni doğarken, etrafı yavaşça aydınlatan ilk ışıkların kayalıklara yansımasıyla doğanın eşsiz bir manzarası gözlerim için bir şölendir.
Oraya varınca ilk olarak kayıkla denize açılırdım. Suyun üzerinde hafifçe ilerlerken, etraftaki yüksek dağlar ve şelaleler beni büyülerdi. Şelalelerin suyu, kayaların arasından düşerken çıkardığı ses, doğanın huzur verici bir melodisi gibi kulağımda çalardı. O huzurlu anı yakalamışken uzunca bir süre keyfini çıkarmak isterdim. Belki de birkaç yunus ya da deniz kuşları da bize eşlik ederdi.
Öğleye doğru, öğle yemeğimi doğada piknik yaparak yerim. Çevremdeki sessizliği dinleyerek, doğanın huzur verici etkisinden keyif alırım. Elime kitabımı alır doğanın sesi eşliğinde okurum. Sonra da biraz gözlerimi dinlendirirdim. Doğanın eşsiz sesleriyle güzel giderdi. Akşamüstü, güneş batarken, dağların ve suyun yansımasıyla renkler değişir ve bu manzara, günün en güzel anlarından biri olur. Bu anın fotoğrafını çekmeyi unutmazdım. Günün sonunda, bu muazzam doğa harikasına veda ederken, bir daha bu güzellikleri görmek için sabırsızlanır ve bekleyemem.
Dünyamızda bulunan bu doğa harikasıyla geçireceğim bu eşsiz gün benim için huzurlu, rahatlatıcı ve heyecan verici bir deneyim olurdu. Doğanın gücünü ve güzelliğini daha yakından keşfetmek için harika bir fırsat olacağını söylemeliyim.