Bence insanın kendini ifade etmesi için yazmak daha etkilidir. Çünkü bazı yazarlar, kendi yaşadıklarını yazıya dökerek duygularını en iyi şekilde yansıtırlar. Yazma süreci, kişinin düşüncelerini ve hislerini düzenlemesine, kendini daha net ifade etmesine olanak tanır.
Elbette, okumak da insanın kendini geliştirmesinde büyük rol oynar. Ancak yazmak, düşüncelerimizi ve duygularımızı doğrudan aktarmamızı sağlar. Yazarken noktalama işaretleri de önemli bir yer tutar. Örneğin, mutluluk belirten bir cümlede ünlem işareti kullanırız: “Harika bir gün geçirdim!” Ancak üzgün olduğumuzda cümlemizi daha kısa tutup nokta ile bitirebiliriz: “Bugün biraz keyifsizim.” Tabii ki, noktalama işaretleri her zaman duygusal bir anlam taşımaz. “Bu hafta nöbet sende. Benim işim var.” cümlesinde kullanılan nokta, üzüntü değil bir gereklilik bildirir. Benzer şekilde, “Sunumumu bulamıyorum!” ifadesi mutluluk değil, endişe anlatır.
Bazı yazarlar ve şairler, bu duygusal ifadeleri ustalıkla kullanarak yazılarında derinlik oluştururlar. Üzgün bir tema işlediklerinde buna uygun başlıklar seçer, mutluluğu anlatırken daha coşkulu bir dil kullanırlar.
Benim yazmayı okumaktan daha etkili bulmamın asıl sebebi, duygularımızı ve yaşadıklarımızı dökmek için yazmanın bize özgürlük sunmasıdır. Örneğin, günlük tutmak, iç dünyamızı ifade etmek için harika bir yoldur. Bazen çevremizdeki insanlara güvenmek zor olabilir; tanıştığımız biri başta kibar ve güvenilir görünse de zamanla bize ait bilgileri başkalarına anlatabilir ve bizi zor durumda bırakabilir. Ancak yazmak, düşüncelerimizi güvenli bir şekilde ifade etmemizi ve kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar.
Sonuç olarak insanın kendini ifade etmesi için yazmak, hem düşüncelerimizi düzenlememizi hem de duygularımızı daha içten bir şekilde aktarmamızı sağlar. Bu yüzden yazmak, benim için en güçlü ifade aracıdır.
