İnsan yaşamı boyunca duygu ve düşüncelerini başkalarına aktarma ihtiyacı duyar. Böylelikle duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde ifade etmek için farklı yollar aramaya başlamıştır. Konuşma, beden dili, sanat gibi yöntemlere başvurmuşlardır ancak, yazma ve okuma bu süreçte en etkili yere sahiptir. Yani kendini ifade etmek, sadece konuşmakla sınırlı değildir; okumak ve yazmak da bireyin düşüncelerini şekillendirmesi ve başkalarına sağlıklı bir şekilde iletmesi için önemli bir yöntemdir. Ancak, bu iki eylem de insan hayatında farklı boyutlarda önemlidir. Hangisinin daha etkili olduğu konusunda farklı görüşler vardır. Bazıları okumadan yazmanın mümkün olmadığını savunurken, bazıları yazmanın bireyin iç dünyasını daha doğrudan ve geçekliğe daha yatkın bir şekilde ifade etmesine olanak sağladığını düşünür. Gerçekte ise hem okumak hem de yazmak, birbirini tamamlayan ve insanın kendini ifade etme yeteneğini güçlendiren unsurlardır.
Öncelikle okumak, bireyin düşünsel gelişimini destekleyen en önemli araçlardan biridir. Okuma, kişiye farklı perspektifler kazandır, hayal dünyasının da gelişiminde önemli bir yeri vardır. Olaylara daha geniş bir bakış açısıyla yaklaşmasına olanak sağlar. Kelime dağarcığının geliştirir, anlatım becerilerini arttırır ve de karşın tarafı daha rahat bir şekilde anlayabilmesini sağlar. Bir insan ne kadar çok okursa, kendini ifade ederken o kadar zengin bir anlatım kullanabilir. Felsefi, edebi, bilimsel ya da sanatsal eserleri okumak, bireyin daha özgün düşüncelere sahip olup, bunları derinleştirmesine ve kendine ait bir ifade biçimi oluşturmasına yardımcı olur.
Birçok birey anaokulundan itibaren yazma eğitimi de almaya başlar. Küçük yaşta da böyle bir beceriye sahip olmak insanın kendini ifade etmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Yazı, bireyin duygu ve düşüncelerini kalıcı hâle getirmesine ve bunları düzenli bir şekilde ifade etmesine olanak tanır. Yazarken kişi, kendi iç dünyasını çözümler ve nizami bir şekilde bunu yazarak aktarır. Bu süreç, bireyin kendisini daha iyi tanımasını ve düşüncelerini daha açık bir şekilde ifade etmesini sağlar. Yazı pratikleri yapmak, günlük tutma alışkanlığına sahip olmakla beraber bu becerileri de geliştirmek mümkündür.
Ancak, yazmanın etkili olabilmesi için okumak temel bir gerekliliktir. Okumadan yazmak, eksik bir anlatım yaratabilir, anlaşmazlıklar ortaya çıkar. Birey, kendisini geliştirmek için başkalarının düşüncelerine, anlatım biçimlerine ve kelime kullanımlarını öğrenmesi ve bunun aracılığıyla kendininkini bulması gerekir. Bir yazarın etkili bir anlatım oluşturabilmesi için güçlü bir bilgi birikimine sahip olması önemlidir ve bu birikim ancak okumayla elde edilebilir.
Sonuç olarak, insanın kendini ifade etmesi için hem okumak hem de yazmak gereklidir. Okumak, bireye geniş bir hayal gücü ve zihin açıklığı sağlar. Yazmak ise bireyin dünyada kendi sesini bulmasını, kendini bulmasını sağlar. Etkili bir ifade gücü kazanmak isteyen birey, bu iki eylemi birlikte sürdürmeli ve hem okuyarak hem de yazarak kendini geliştirmelidir. Kısacası eğer biri eksikse diğeriyle bu açıklık kapatılamaz. İkisi de anlaşmak ve kendini anlatabilmek adına beraber öğrenilip geliştirilmelidir.
