Hayatın hızı arttıkça insanlar da pratik çözümler aramaya başladı. Alışveriş de bunlardan biri.Artık ne almak istiyorsak, telefonun ya da bilgisayarın ekranında bir tıklama yeterli. Evimizde pijamayla otururken yeni bir ayakkabı alabilir, gece yarısı canımız sıkıldığında mutfak robotu siparişi verebiliriz. İlk bakışta kulağa harika geliyor. Ama bu kolaylık bazen eksik bir kargoyla, hayal kırıklığıyla, hatta kandırılmışlık hissiyle bizi üzüyor.
İnternetten alışverişin en büyük artısı kuşkusuz zaman kazandırması. Düşünün, yoğun bir haftadasınız. İş, okul, ev işleri derken alışveriş yapmaya vaktiniz kalmamış. Ama birkaç dakikanızı ayırıp aradığınız ürünü internetten bulabiliyor, kapınıza kadar getirtebiliyorsunuz. Eskiden markete gitmek için ayrı bir plan yapılırdı, şimdi sabah kahvesini içerken haftalık market alışverişi tamamlanabiliyor.
Bir başka güzel yanı da ürün çeşitliliği. Özellikle büyük şehirlerde bile her mağazada her şeyi bulmak mümkün değil. Ama internet ortamında yerli yabancı binlerce ürüne ulaşmak sadece birkaç saniye. Diyelim ki sıradışı bir duvar saati arıyorsunuz. Mağaza mağaza dolaşmak yerine filtreleri kullanarak tam da hayalinizdeki saati bulmak çok daha kolay.
Ayrıca kampanyalar, özel indirim günleri örneğin Efsane Cuma veya 11.11 gibi, kuponlar, ücretsiz kargo imkanları… Bunlar, fiziksel mağazalarda bulamayacağınız türden avantajlar. Üstelik bazı platformlar kullanıcı yorumlarını gösteriyor; daha önce ürünü alan insanların deneyimlerini okuyarak karar vermek büyük bir avantaj.
Ama her güzel şeyin bir sıkıntısı vardır. İnternetten alışveriş yaparken en çok karşılaşılan sorun, ürünün beklentiyi karşılamaması. Görsellerde pırıl pırıl görünen bir elbise, geldiğinde soluk renkli, incecik bir kumaştan yapılmış çıkabiliyor. Ya da orijinal ürün diye satılan bir kulaklık, ucuz bir kopya olabiliyor. Böyle durumlarda insan ister istemez kandırılmış hissediyor. Bunu ben mi aldım gerçekten? diye düşünüyor insan, bazen kendi kararlarına bile güveni sarsılıyor.
Bir de iade süreci var. Kağıt üstünde kolay görünse de, iş uygulamaya gelince can sıkıcı olabiliyor. Ürünü paketlemek, kargo firmasıyla iletişime geçmek, günlerce para iadesini beklemek. Üstelik bazı satıcılar iade almak istemediği için türlü bahaneler üretebiliyor. Bu da tüketiciyi hem duygusal hem maddi olarak yoruyor.
Güvenilir olmayan sitelerden yapılan alışverişlerde kart bilgilerinin çalınması, sahte ürünlerin gönderilmesi gibi tehlikeler var. Hatta bazen ürünü hiç göndermeyen siteler bile çıkabiliyor. Bu da sadece maddi bir kayıp değil; güven duygusunun zedelenmesi anlamına geliyor.
İnternetten alışveriş aynı zamanda duygularımıza da oynuyor. Canımız sıkıldığında, moralimiz bozuk olduğunda alışverişe yönelmek çok yaygın. Bir kutunun kapımıza gelmesi, yeni bir şeyin sahibi olma hissi kısa süreli bir mutluluk yaratıyor. Ama o mutluluk geçici. Gelen ürün işe yaramaz çıktığında ya da kredi kartı ekstresi kabardığında pişmanlık başlıyor.
Birçok kişi aslında ihtiyacı olmayan ürünleri sırf indirimdeydi diye alıyor. Sepete atmak kolay, ama dolaba sığdırmak ya da ödemesini yapmak o kadar kolay olmuyor. Tüketim alışkanlıklarımız da bu yüzden giderek değişiyor. Daha çok, daha sık, ama daha az tatmin olarak alışveriş yapar hale geliyoruz.
İnternetten alışveriş çağımızın sunduğu büyük kolaylıklardan biri. Doğru kullanıldığında zaman kazandırır, hayatı kolaylaştırır. Ama bilinçsizce yapıldığında, hayal kırıklıklarıyla dolu bir sürece dönüşebilir. Fotoğraflara değil, gerçek ihtiyaçlara odaklanmak; güvenilir siteleri tercih etmek yorumlara, açıklamalara dikkat etmek önemli. Yoksa aldığımız şey sadece bir ürün değil, aynı zamanda hayal kırıklığı olur.
Sonuç olarak internetten alışveriş ne tam bir kurtarıcı ne de tamamen bir tuzak. Arada bir yerde. Biz nasıl davrandığımıza göre yön değiştiriyor. Bilinçli olursak kazanan biz oluruz. Değilsek, paket açarken yüzümüzdeki o ilk gülümseme, yerini hızla pişmanlığa bırakabilir.
