Süreyya

“Evet efendim, programımıza hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Ekran başında ve şu an salonda bizlerle olan seyircilerimizi selamlıyor, yepyeni konuları aralayacağımız bu yeni bölümde çayları ellerinde arkalarına yaslanmalarını ve pür dikkat takip etmelerini öneriyorum.

Bugünkü bölümümüzün konuğu Prof. Dr. Ferhan Deniz. Hoş geldiniz Ferhan hanım.” 

“ Hoş bulduk, bana bu koltuğu layık gören ve davet eden herkese teşekkür ederim ve kıymetli seyircilerimizin  soluksuz dinleyeceği bir program olmasını temenni ediyorum.” 

“Muhakkak Ferhan hanım. Evet, o zaman insanları da çok meraklandırmadan başlayalım sohbete. Geçtiğimiz dört yıl içerisinde yönettiğiniz farkındalık programları, kazandığınız sayısız ödül ve burada olmanızın sebebi tek bir şey, göç. Peki bize neden göç konusunun yıllarınızı adayacak kadar ilginizi çektiğini anlatmanız  ve bizim konu hakkındaki sınırlı fikirlerimizi geliştirmeniz mümkün müdür?” 

“ Elbette. Bahsettiğiniz gibi yıllarımı bu konu için feda ettim ve asla pişman değilim. Bizi bekleyen hazin sona birilerinin dur demesi gerekiyordu ve ben de elimi kolumu bağlayıp oturmak yerine  direnişe geçmeye karar verdim. Kendi elimden gelen ise senelerdir uzmanlık alanım olan göç meselesiydi. Bildiğiniz üzere son yılların istatistiklerine göre ülkecek vaziyetimiz vahim. Başta beyin göçü olmak üzere yurt dışına nitelili gençlerimizin hepsini bağışlıyoruz adeta.bu da yetmezmiş gibi ülkemizi sınırı yok sayarcasına akın eden Afganlarla resmen niteliksiz iş gücü kazanmış durumdayız. Twitter’da yorumlar yapmakla esas eyleme geçmek arasındaki farkı gençlerimizden idrak etmelerini ve düşüncelerine kelepçe vurmadan muhalif tarafta kalmalarını tavsiye ediyorum.”

“Hayatım kaydırmaya devam eder misin şu kanalları Kaya , şu adamın zırvalıklarına tahammülüm yok zaten yeterince üzgünüz gündemden ötürü.” 

Kaya sevgilisinin isteği üzerine kanallarda gezmeye başlar fakat aradığı bilgilerin bir tuş uzağında olduğunun da farkında değildir. 

“Hayatım günden hakkında bilgi edinmek istiyorum ama hadi seni kırmayayım.” 

Kaya gezinmeye devam ederken karşısına bambaşka bir sohbet çıkar fakat bu seferki öncekinden farklıdır:

“ Hoşgeldiniz Süreyya Bey. Bugün sizi ağırlamaktan büyük şeref duyuyoruz efendim. Bize son zamanlarda gündemden düşmeyen göç problemi hakkında konuşmak istediğinizi söyleyerek başvurmuşsunuz, seyircilerden gelen başvuruların geçerliliği olmamasına rağmen ısrarcılığınız sonunda teklifinizi kabul etmek zorunda kaldık.Başta bize kendinizi tanıtıp ardından da bu ısrarcılığınıza değer bilgiler paylaşırsanız çok mutlu oluruz.”

“Merhabalar .” 

Kameraların konuşmacıya çevrilmesiyle elindeki kumandanın yere düşmesi bir oldu. Bir de ne görsün? Karşısında kanlı canlı kardeşi duruyordu. Önce gözlerini ovuşturdu sonra da sevgilisi Demet’i çağırdı. Kardeşinin canlı yayında ne işi vardı? Uzun süredir konusunu ettiği sürprizin bu olacağı aklının ucundan bile geçmezdi. 

“ Arıyorum şu an Süreyya’yı. Demet açmıyor, meşgul telefonu. Allah kahretsin! Ne yapacağız canlı yayın bu.” 

Demet de en az Kaya kadar telaşlı gözlerle televizyona bakıyordu. Süreyya , Kaya’nın küçük kardeşiydi.Ailesinden ona kalan tek emanetti. Şu an ise Mimar Sanan Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Heykelcilik bölümünde okuyordu. Üniversitesi’nin ilk yıllarında açtığı sergilerle ses getirmiş ve sanat camiası tarafından tanınmaya başlamıştı fakat zaten ülke bu durumdayken son yıllarda düzenlenmeyen ve kısıtlanan sergiler onun sahip olduğu bu şöhreti kazandığı gibi bir çırpıda kaybetmesine sebep olmuştu. Sokakların ortasına yaptığı heykeller nedeniyle birçok kez nezarethaneye düşmüş, Kaya’nın başına binbir bela açmıştı. 

“Demet şu an gitsem mümkün değil yetişemem bu manyağın konuşmasına. Ancak bitiminde oraya varabilirim. Baksana şu şansa, yağmur bardaktan boşanırcasına döktürüyor.” 

“Kaya dur bir konuşmaya başladı!” 

“Ben Süreyya Tek. Mimar Sinan’da hali hazırda Heykelcilik bölümünde okumaktayım. Fakat bugün kendimden daha mühim meseller adına buradayım aslına bakarsanız.” 

“İşte bizim de istediğimiz kan buydu !”

“ Ülkemin bulunduğu durumdan şikayetçiyim sözlerine varmadan önce size filtresiz bir biçimde aklımdan geçenleri aktarmak istiyorum. Ben göç edenleri “seferi” olarak adlandırım ki şu sayısal verilere biraz olsun göz attıysanız siz de bu seferi sıfatının artık yalnız bir kesimi değil dünyanın neredeyse hepsini kapsadığının farkına varmışsınızdır. Bunun ülkem adına çöküşün bir numaralı göstergesi olduğunun da bilincinde olarak sadece bir soru zinciri ile bu karmaşanın altından kalkabileceğimize inanıyorum. Endişeli bir genç olarak uykusuz geçirdiğim gecelerin birinde aklıma geldi bu sorular. Sorular ise ne biliyor musunuz: 

“Noldu ya, aman be!” 

“Yayın kesildi. Ne yapacağız şimdi ?” 

Kaya kumandanın kuşlarına kırmak istercesine bastırır ve o anda gelen zil sesiyle birbirlerine bakakalırlar. Kapıyı açmalarıyla karşılarında gördükleri manzara felaketin bir numaralı habercisidir. 

(Visited 4 times, 1 visits today)