Excited Elementary School Pupils Wearing Uniform Running Across Field At Break Time

En Şanslı Günüm

Sabah her şey ters gitmişti. Sabah için kurduğum alarm çalmamıştı. Aceleyle giyinip evden çıktığımda saat çoktan 08.30 olmuştu. Sınav 09.00’da başlayacaktı ve okula yürüyerek gitmem en az yirmi beş dakika sürüyordu. O an içimi hafif bir panik kapladı ama yine de yürümeye başladım.

Dışarıda yağmur yağıyordu. Yollar ıslaktı, ayakkabılarım ıslanmıştı. Durağa gidip otobüsü bekledim ama ne gelen vardı ne giden. Otobüs gelmiyordu. Ben de yürümeye karar verdim. Saatime tekrar baktım: 08.47. İçimden “Yetişmem imkânsız.” diye geçirdim ama pes etmedim,  koşmaya devam ettim.

Kalbim küt küt atıyor, nefesim kesiliyordu. Saniyelerle yarışıyordum…
“Bir mucize gerçekleşse” dedim o anda, bir umutla.

Tam o anda arkamdan bir ses duydum:

— Elif, buraya bak!

Başımı çevirdim, Can’dı. Sınıf arkadaşım. Elinde eski ama sağlam bir bisiklet vardı.

— Atla, seni bırakayım!

Hiç düşünmeden hemen arkasına atladım. Hızlı bir şekilde pedallarını çevirdi. O an tek düşündüğüm şey sınava zamanında girmekti.

Okul kapısına vardığımızda saat tam 08.59’du. Koşarak içeriye girdim. Sınıfın kapısını kapatmak üzere olan öğretmen beni görünce hafifçe gülümsedi ve içeri girmeme izin verdi. Sırama oturduğumda hâlâ nefes nefeseydim ama içim rahatlamıştı.

(Visited 18 times, 1 visits today)