Hasan, genç yaşında iş hayatına atılan, çalışkan ama biraz da aceleci biriydi. İlk işine büyük umutlarla başlamıştı. Patronu ona bir dosya emanet ettiğinde Hasan fazla düşünmeden, yeterince kontrol etmeden dosyayı hemen teslim etti. Ancak içinde büyük hatalar vardı. Bu yüzden patronu çok öfkelendi ve Hasan’ı işten çıkardı.
Hasan için bu olay büyük bir ders oldu. O gün, eve giderken babası ona şöyle dedi: “Evlat, sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer. Bundan sonra temkinli olmayı öğrenmelisin.” Hasan bu sözleri hiç unutmadı.
Aylar sonra başka bir firmada yeniden iş buldu. Bu kez eline verilen her evrakı defalarca kontrol etti, en küçük ayrıntıyı bile atlamadı. Bir iş yapmadan önce uzun uzun düşünür, gerekiyorsa danışır, sonra harekete geçerdi. Bazıları onu ağır buluyor “Hasan neden bu kadar yavaş?” diye söyleniyordu. Ama Hasan aldırmıyordu. İlk tecrübesi ona pahalıya mal olmuştu, aynı yanlışı bir daha yapmak istemiyordu.
Zamanla Hasan, titizliği ve dikkatli çalışması sayesinde terfi etti, herkesin güvenini kazandı. Bir gün, yeni başlayan genç bir çalışanın yaptığı acele bir hata yüzünden küçük bir kriz yaşandığında, Hasan gülümseyerek ona şöyle dedi: “Bak kardeşim, acele etmek güzeldir ama önce bir düşünmek lazım. Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer. Tecrübeyle sabittir.”
Böylece Hasan, yaşadığı kötü bir deneyimden sonra daha akıllı ve temkinli bir insan olmuş, atasözünün haklılığını kendi hayatında göstermişti.
