Oscar Wilde’ın “İnsan kendi kimliğiyle konuşurken pek az kendisi gibidir, ona bir maske verilirse gerçeği anlatır ancak” sözü beni derinden etkiliyor. Bu cümle, bana insanların gerçek yüzlerini neden çoğu zaman sakladığını düşündürüyor. Hepimiz hayatta bir rol oynuyor gibiyiz. Kimimiz sessiz kalmayı seçiyoruz, kimimiz kendimizi olduğumuzdan farklı göstermeye çalışıyoruz. Ama neden? Çünkü yargılanmaktan, eleştirilmekten ya da dışlanmaktan korkuyoruz.
Gerçek duygularımızı, düşüncelerimizi dile getirmek her zaman kolay olmuyor. İçimizden geçenleri söylemek istesek bile, bazen dudaklarımızı mühürlüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, toplumun bizi görmek istediği bir “biz” var. O kalıpların dışına çıktığımızda, kabul görmek zorlaşıyor. Bu yüzden çoğu zaman kendimiz gibi davranamıyoruz.
Ama Wilde’ın dediği gibi, bir maske takınca işler değişiyor. Kim olduğumuzu kimse bilmediğinde, kendimizi daha özgür hissediyoruz. Sanki görünmez olunca, içimizde sakladığımız her şey açığa çıkabiliyor. Bu bir çelişki gibi: Gerçek benliğimizi gösterebilmek için önce saklanmamız gerekiyor.
Bu söz bana, insanın iç dünyasının ne kadar karmaşık olduğunu hatırlatıyor. Bazen en dürüst halimizi sadece gizlenerek ortaya koyabiliyoruz. Belki de bu yüzden insanlar anonim kalmayı tercih ediyor, düşüncelerini kimliksizce paylaşıyor. Asıl mesele ise, bir gün o maskelere ihtiyaç duymadan da kendimiz olabilmeyi başarmak. O zaman gerçek özgürlük başlıyor.
