MUHABBET KUŞUM ÇOŞKUN

Konuşan Kalpler

Bir sabah uyandığımda her şey normal görünüyordu. Güneş her zamanki gibi perdemin arasından odaya süzülüyor, kuşlar penceremin önünde cıvıldıyordu. Ama bir fark vardı… Kuşların seslerini anlamaya başlamıştım!

“Günaydın!” dedi serçeler. “Bugün hava çok güzel. Ne yapacaksın bakalım?”
Şaşkınlıkla başımı cama çevirdim. Duyduklarım gerçek olamazdı! Hemen aşağı koştum, bahçedeki kedimiz Pamuk’un yanına gittim.

“Pamuk, konuşabiliyor musun?” dedim.
Pamuk bana döndü ve miyavladı: “Elbette konuşabiliyorum. Siz insanlar sadece dinlemeyi bilmiyorsunuz.”

Olduğum yere oturdum. Şaşkın, heyecanlı ve biraz da ürkmüştüm. Bu yeteneğin sadece bir gün süreceğini hissettim ve zaman kaybetmeden en çok merak ettiğim şeyi sordum:

“Siz hayvanlar insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Pamuk derin bir nefes aldı. “Bazılarınız çok sevgi dolu. Karnımızı doyurur, bize ev açarsınız. Ama bazıları çok zalim. Bizi döver, sokağa atar, eğlence için avlar.” dedi üzgünce.

O an yüreğim burkuldu. Ardından sokaktaki köpeklere koştum. Hepsi konuşuyordu! İçlerinden biri, yaşlı bir sokak köpeği olan Karabas şöyle dedi:

“Biz sadığız. Hiçbir şey istemeyiz, sadece sevgi ve biraz yiyecek. Ama çoğu insan bizi görmezden gelir. Kimi tekmeler, kimi taş atar. Oysa biz de hissederiz.”

O gün boyunca birçok hayvanla konuştum: kuşlar, karıncalar, kelebekler… Hepsinin bir hikâyesi vardı. Hepsi sevilmek, korunmak, anlaşılmak istiyordu.

Gün sonunda yatağıma uzandım. Gözlerimi kapatmadan önce Pamuk sessizce yanıma geldi. “Bugün bizi duydun. Lütfen bizi unutma.” dedi.

Ertesi sabah her şey eski haline dönmüştü. Ama ben artık hiçbir hayvana aynı gözle bakamazdım. Çünkü artık onların da birer “dili” olduğunu biliyordum.

(Visited 23 times, 1 visits today)