Eğer seçim yapmak zorunda kalsaydım, bir daha hiç seyahat edememeyi ya da hiç sosyal medya kullanamamayı tercih etmek zorunda olsaydım, kesinlikle sosyal medyadan vazgeçerdim. Çünkü benim için dünyayı görmek, yeni yerler keşfetmek ve farklı kültürleri tanımak ekran başında vakit geçirmekten çok daha anlamlı.
Gelişen internet çağında insanlar artık bilgiye kolayca ulaşabiliyor. Gitmeden, görmeden bile bir yer hakkında her şeyi öğrenmek mümkün. Sosyal medyada insanların paylaşımlarına bakarak başka ülkelerin, şehirlerin, hatta insanların yaşam tarzlarını izleyebiliyoruz. Fakat bana göre bu, gerçeğini yaşamaya hiçbir zaman benzemez. Çünkü bir yeri gerçekten tanımak için oranın havasını solumak, sokaklarında yürümek, insanlarıyla konuşmak gerekir. Ekrandan bakmak sadece bir görüntüdür, ama orada olmak bir deneyimdir.
Ben seyahat etmeyi gerçekten çok severim. Ailem de gezmeyi seven bir aile olduğu için çocukluğumdan beri farklı ülkeleri, şehirleri ve kültürleri tanıma fırsatım oldu. Her seyahatimde yeni insanlar tanımak, onların yaşam biçimlerini öğrenmek ve farklı bakış açılarıyla karşılaşmak bana çok şey kattı. Dünyayı gezmek, sadece eğlenmek ya da gezip görmek değildir; aynı zamanda insanın kendini tanımasını, düşünme şeklini ve hayata bakışını değiştiren bir süreçtir.
Sosyal medya ise her ne kadar iletişim kurmayı kolaylaştırsa da çoğu zaman bizi gerçek dünyadan uzaklaştırabiliyor. İnsanlar vakitlerinin çoğunu ekran başında geçirip anı yaşamayı unutuyorlar. Oysa bir manzaranın güzelliğini fotoğrafta değil, gözlerimizle görmek; bir kahkahanın sesini videodan değil, yanımızdaki bir insandan duymak çok daha değerlidir.
Sonuç olarak, ben sosyal medyadan uzak kalmayı, seyahat etmekten vazgeçmeye her zaman tercih ederim. Çünkü hayatın gerçek anlamı, dünyayı görmekte, insanları tanımakta ve yeni deneyimler yaşamaktadır. Sosyal medya bir gün biter, ama gördüğümüz yerler, tanıdığımız insanlar ve yaşadığımız anılar ömür boyu bizimle kalır.