Bir sabah, rüzgârın hafif sesiyle uyandım. Perdeleri araladığımda, gökyüzü sanki geçmişin fısıltılarını taşır gibiydi; kuşlar susmuş, sadece yapraklar hışırdıyordu. Dışarı çıktım ve karşımda bir siluet belirdi. Gözlerinde tarih, yüzünde umut vardı. O, Cumhuriyetti.
Bir an sessiz kaldım, kalbim hızlı atıyordu.
“Gerçekten sen misin?” dedim şaşkınlıkla.
Cumhuriyet gülümsedi: “Evet,” dedi, “ben halkın sesi, mazlumun hakkı, kimsesizlerin kimsesiyim. Ben, özgürlüğün ve adaletin simgesiyim.”
İçimde bir titreme hissettim. “Peki,” dedim, “bugün seni anlayabiliyor muyuz hâlâ?”
Cumhuriyet derin bir nefes aldı: “Beni yaşatan, anlamam değil; adaleti, eşitliği ve umudu savunmandır. Halkın hakkını korudukça, ben yaşarım. Ben, sadece bir yönetim biçimi değilim; yaşanan her hak ihlali beni güçlendirir.”
Sözleri kulaklarımda yankılanırken düşündüm: Cumhuriyet, tek bir kişinin değil, halkın söz hakkına sahip olduğu bir düzendi. Her bireyin eşit olduğu, adaletin herkese eşit uygulandığı bir sistemdi. Atatürk’ün “Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.” sözü tam da buydu.
Cumhuriyet devam etti: “Ben, sigortasız ama umudunu yitirmeyen emekçiyim; ataması yapılmayan öğretmen, sesi duyulmayan öğrenciyim. Ben, toprağını süremeyen köylüyüm; emeğinin karşılığını alamayan üreticiyim. Ben, doğayı sevmekten vazgeçmeyen halkım, adaleti arayan gencim, susturulduğunda değil konuştuğunda ‘asi’ denilenin içindeki ışıltıyım.”
Sözleri yüreğime dokundu. “Peki,” dedim, “ya insanlar seni unutursa?”
Cumhuriyet gülümsedi, gözleri bir çocuğunki kadar parlaktı: “Unutulmam. Çünkü ben sadece bir yönetim biçimi değilim. Eşitlik, umut, cesaret ve insan olma onuruyum. Beni yaşattıkça hepinizin içinde yeniden doğarım.”
Sonra rüzgâr esti, Cumhuriyet’in sesi yavaşça uzaklaştı. Ama biliyorum, hâlâ burada her nefeste, her adalet arayışında, her umut dolu bakışta yeniden doğuyor.
Her çocuk oyun oynarken, her genç cesaretle hakkını savunurken, her üretici emeğinin karşılığını alırken Cumhuriyet’in ruhu yaşamaya devam ediyor. Sessiz gibi görünse de, her kalpte yankılanan bir ses, her gönülde bir ışık, her davranışta bir cesaret var. Cumhuriyet yalnızca bir yönetim biçimi değil, bizlerin içinde büyüyen, çoğalan ve geleceğe uzanan bir umut nehridir. Onu yaşatan, yalnızca yasa ve kurallar değil, adalet isteyen eller, eşitliği savunan yürekler ve umudunu kaybetmeyen insanlar olacak.
İşte bu yüzden, her adımda, her gülüşte, her dayanışmada Cumhuriyet yeniden doğuyor. Ve ben biliyorum ki, ne zaman unutulsa da, biz hatırladıkça, korudukça ve savundukça, o hep bizimle olacak; köklerimizde, nefesimizde, gözlerimizde ve kalplerimizde.
“Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak sizsiniz.”
— Mustafa Kemal Atatürk
