Bir sabah uyandığımda zihin okuyabildiğimi fark ettim. İlk başta bu yeteneği ne için kullanacağımı bilemedim; hatta başta sadece şaka yapmak için kullandım. Örneğin, arkadaşlarımın ne düşündüklerini tahmin ediyor ve onlara söylüyordum. Sonra onların iyi düşüncelerini paylaşmaya başladım.
Ailemdeki kişilerin düşüncelerini okuyabildiğim için sorunları daha kolay çözebiliyordum. Bazen aralarındaki tartışmalarda arabulucu oluyordum. Bu sayede hem okulda hem evde hem de arkadaşlarım arasında iyi düşünceleri dikkate almaya, kötü düşünceleri ise önemsememeye başladım.
Çünkü, iyi insan olmak, iyi düşüncelere sahip olmak demektir. Sonra şunu anladım: Zihin okumak, sadece insanların sırlarını bilmek değil, onların duygularını ve düşüncelerini anlamaktır. Bu da insanlara yardımcı olabilmek için empati kurmayı gerektirir.
Zihin okuyabildiğim için hem mutlu hem de kaygılı hissediyordum. Çünkü hem mutluluğu hem de üzüntüyü paylaşabiliyordum. Ama ben her zaman insanlara mutluluğu anlatmayı ve iyiliği yaymayı seçtim.
