Merhaba, ben Ela! 8. sınıfa gidiyorum, bu yüzden derslerim çok yoğun. Ödevlerden başımı kaldıramıyorum, öyle ki kendi doğum günümü bile unuttum. Hadi size olayı anlatayım:
—Ela, kızım kalk, hadi servise geç kalacaksın! diye seslendi annem o güzel tatlı sesiyle. Hemen uyandım, yoksa servisi kaçıracaktım. Bir kere geç kalmıştım ve birkaç dakika geç kalmam başıma dert olmuştu, o günden beri hiç böyle bir hata yapmıyorum.
Hızlıca kalktım, üstümü değiştirdim, saçımı nazikçe taradım ve tuvalete girdim. Birkaç lokma bir şey yiyip dişimi fırçaladıktan sonra hemen dışarı çıktım. Hava çok soğuktu ve aniden kar yağmaya başladı. Yılın ilk karıydı bu!
O sırada bir şey unuttuğumu hissettim ama ne olduğunu bir türlü bulamadım. Servise bindiğimde çantamı kontrol ettim, her şey vardı. Ödevlerime baktım, hepsini yapmıştım ama yine de içimde bir eksiklik hissi vardı. Kafamı dağıtmak için kulaklığımı taktım ve müzik dinlemeye başladım.
Okula vardığımda kulaklığımı çantama koyup servisten çıktım. Arkadaşım her zamanki gibi beni bekliyordu ama yüzünde garip bir ifade vardı. Sanki bir şey biliyor ama bana çaktırmıyordu. Gün boyunca bu tersliği kafama takmamaya çalıştım.
Akşam eve döndüğümde kapının önünde arkadaşımı fark ettim. Ona neden burada olduğunu sorduğumda gözlerimi bağladı. Şoktaydım ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bana üçe kadar saymamı söyledi:
—Bir… iki… üç!
Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım. Evin her köşesi süslenmiş, ortada büyük bir pasta duruyordu.
—İyi ki doğdun! diye herkes birden bağırdı.
O an çok mutluydum. Bu, hayatımın en güzel anılarından biri olarak kaldı.
