Uyku zamanı… Neyse ki yarın Cuma, okul bitiyor. Sanki okul sonsuza kadar devam ediyormuş gibi hissetmeye başladım. Hiçbir zaman bitmiyor! Keşke dört gün tatil…
-Sen hala uyumadın mı? Yarın okula geç kalacaksın!
-Tamam anne… uyuyacağım…
Tabii olacaklardan habersizdim…
Alarmım her zamanki gibi çalmaya başladı. Keşke bir sussa! Aman neyse… zaten kalkacaktı- BU KOKU DA NE! Yanık tost gibi kokuyor. İğrenç!
-Olamaz! Şey özür dilerim… panik oldum yani bugün bir mülakatım var ya… Bu seferlik böyle yesen olma-
-Hayır! Yanık tost yemiyorum anne! Bir şeyi de doğru düzgün yapsan olmaz mı?
Daha sabah kahvaltımdan bugünün hiç iyi geçmeyeceğini anladım aç aç okula gitmek zorundayım şimdi.
-Evet bugün yeni bir öğrencimiz var! Herkes Ayşe’ye merhaba desin.
-Hey! hala planı uyguluyoruz değil mi?
-Şey… tabii.
-Ben de.
“HİYAAA!” hep beraber Ayşe’ye çantalarımızı atmaya başladık. Ben de o an ne yapacağımı bilmediğimden grubuma uydum… Gün boyunca Ayşe’ye zorbalık yaptık ben de onlara uymak zorundaydım çünkü aynı şey bana olsun istemedim. Eve geldiğimde ise annem beni asık bir suratla bekliyordu.
-Şey… olmadı. İşi alamadım…
-Yani? Umurumda değil anne, çok yorgunum…
Ve hemen odama çıkıp yatağıma girdim. Ödevimi bile yapmadım. Sonunda bu sıkıcı gün bitiyordu ve tatil başlıyordu. Sonunda serbest olacaktım ve bu düşünceyle uykuya daldım.
Sonunda! Sonunda tatil- NE YİNE Mİ BU KOKU YETER ARTIK ANN- NE?
Nasıl olurdu! Tabi iki olamazdı bu mümkün değildi. Saatime baktım. 12 Aralık Cuma! Aynı gün! Aynı günü tekrar yaşıyordum! Hemen çantamı alıp dışarı çıktım kimseyle konuşmak istemiyordum ama sıra Ayşe’ye zorbalık yapmaya geldiğinde içimi bir üzüntü kapladı… Eve geldiğimde ise annem çoktan koltukta uyuyordu ama bunların hepsi yarın bitecekti, öyle olmalıydı.
-HAYIIIR!
Saatim yine 12 Aralık Cuma günü diyordu! Okul vardı… Yine. Sonraki birkaç gün. Hiçbir şey değişmedi. Aynı saat aynı olaylar oluyordu artık bu işten üzülmek değil mutlu olmaya başlamıştım her saniye yaramazlık yapabilirdim çünkü ertesi gün kimse bunları anlamayacaktı ama birkaç hafta sonunda içimi bir hüzün kapladı. Bu yaramazlıkları aslında yapmayabilirdim…
Gözlerimi açtım o yanık kokusu yine her yerdeydi.
-Olamaz! Ah… hayır! Tostları yaktım.
-Bir şey olmaz anne! Ben omlet yerim. Bunun için üzülmene gerek yok!
Annem bana gülümsedi ben de ona gülümsedim. Okula zamanında geldim ve sırama oturdum. Öğretmenim yine Ayşe’yi sınıfa getirdi ama bu sefer ona zorbalık yapmak yerine arkadaşıma ve grubuna bunu yapmamalarını söyledim.
-Ne demek istiyorsun! Bunu planlamıştık.
-Hiçbir anlamı yok. Onun ne kadar üzüldüğünü düşün! Sen olsan ne yapabilirdin ki?
Bana sırtını döndü ama Ayşe’ye çantasını atmadı. Ve onu gören kimse de atmadı. Artık yeni bir arkadaşım vardı. Ayşe. Ve eve geldiğimde ise annem bana gülümsedi ve sarıldı.
-İşi aldım! Başardım!
-Bunu yapabileceğini biliyordum.
O akşam keyifle yemeğimizi yedik. Sonra ben ödevimi yaptım ve yatağıma yattım.
Ertesi gün gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım! Saatim 13 aralık cumartesi diyordu! Sonunda artık aynı günü yaşamayacaktım ama acaba bunun kibar olmamla bir ilgisi var mıydı ki? Bunun cevabını alamadan annem içeri girdi ve bana sıcacık leziz bir tost verdi. Belki de gerçekten öyleydi.
