Afrika’da açlıkla mücadele eden bir çocuktan dinlemiştim, bir gününü anlatmıştı. Tam olarak şu şekilde: Sabah kalktığımda çok açtım ve herkes çok endişeliydi. Kuraklık başlamıştı ve Klan kralı ölmüştü. Ondan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, her şey daha farklı olacaktı. Çok korktuk, artık başka klanlara karşı savunmasızdık. Sonra yemek bulmaya çalışırken Un Klanı bize saldırdı. Herkes telaşlandı; annem, ben, kardeşim ve babam kaçmaya çalıştık. Ardından karşımıza bir adam çıktı. Babam onu oyaladı ve kaçmamızı söyledi. Kaçmayı başardığımızda herkes üzgündü ve annem ağlıyordu. Babam için dua ettik, babamın hayatta olmasını ve tekrar birbirimizi bulmayı diledik.
Bizim gibi rastgele bu yöne kaçmış birkaç kişi bulduk. Birkaç günü birlikte, evsiz bir şekilde geçirdik. Ardından geri dönme kararı aldık. Geri döndüğümüzde herkes traktörlerle götürülüyordu. Birinde babamı gördüm, hemen yanına gittim. Beni de aldılar. Erkekleri alıyorlarmış.
Geldiğimizde bizi tarlaya bıraktılar. Ben, tarlada çalıştırılacağımızı anladım. Çalışmaya başladık; şartlar çok zordu. Güneşte su ve yemek olmadan… O akşam bir karar aldım. Herkesi cesaretlendirecektim. Arkadaşımı da alıp bir taşa çıktım ve bağırdım: “İsyan!!!”Hepimiz isyan ettik, köylerini yok ettik ve geri döndük. Döndüğümüzde herkes çok sevindi, kutlamalar oldu.
