Dünyadaki herkesle aynı anda bir iletişim kurma fırsatımız olsaydı, bu iletişimin her bir kelimesi büyük bir yükümlülük anlamına gelirdi. Bu nedenle ilk cümlemiz şu şekilde olurdu: “Gerçek barışa, birbirimize saygı göstermeden ulaşamayız.” Saygı, insanların birlikte barış içinde yaşamalarını mümkün kılan en önemli değerdir. Saygı olmaksızın hiçbir toplum uzun süre varlığını sürdüremez.
İkinci cümlemiz “Doğaya özen göstermek, geleceğimizi savunmaktır.” şeklinde olurdu. Doğa, yaşamı mümkün kılan ve bize nefes aldıran en önemli kaynaktır. Onu korumadığımız sürece geleceğimizi de riske atmış oluruz.
Üçüncü cümlemiz “Eğitim, dünyayı dönüştürebilecek en etkili araçtır.” olurdu. Eğitim sayesinde bireyler düşünme, sorgulama ve çözüm geliştirme becerileri kazanır. Bilgili bir toplum her zaman daha güçlüdür.
Dördüncü cümlemiz “Küçük iyilikler büyük etkiler doğurabilir.” şeklinde olurdu. Küçük bir destek bile bazen bir kişinin yaşamını tamamen değiştirebilir. İyilik bulaşıcıdır ve toplumu ruhsal olarak güçlendirir.
Beşinci cümlemiz “Bireysel olarak güçlü olabiliriz, ancak birlikte çok daha kuvvetliyiz.” olurdu. Bir arada olduğumuzda sıkıntılar azalır, kazanımlar artar. İnsanların birlikte çalışması, dünya için önemli bir gelişmedir.
Son cümlemiz ise “Umut, zor zamanlarda bile bizi ayakta tutar.” olurdu. Çünkü umut, insanların vazgeçmesini engeller. Ne olursa olsun, geleceğe pozitif bakmak bizi daha güçlü kılar.
