Benim adım Kelechi. Burda yaşamak bazen çok zor çünkü yağmur neredeyse hiç yağmıyo ve bu yüzden topraklar çatlayıp kuruyor. Sabah güneş bile çıkmadan uyanıyoruz çünkü su almak için uzun bir yol yürümemiz gerekiyo. Su kaynağı köyümüzden çok uzakta, bazen bir saat bazen daha da uzun sürüyo. Karnım aç olduğu için yürürken başım dönüyor ama bunu durduracak bir şey yok. Kardeşim bu sabah yine “bugün yemek var mı?” diye sordu. Ona cevap veremedim çünkü annemin akşamdan beri doğru düzgün bir şey bulamadığını biliyorum. Annem güçlü bir kadındır ama artık yüzünde yorgunluk çizgileri arttı. Evden çıkınca toprağın kuru sesi ayaklarımdan bile daha gürültülü geliyo. Eskiden tarlalarımızda mısır olurdu ama şimdi yağmur olmadığı için toprağa ne eksek çürüyüp gidiyor. Su taşıdıktan sonra okula gitmeye çalıştım. Aç karnına yürümek bazen sanki bir dağ taşımak gibi zor geliyor ama yine de gidiyorum çünkü okula gitmek bir gün hayatımı değiştirebilir diye düşünüyorum.
Okulda öğretmenimiz elinden geldiğince bizi motive etmeye çalışıyor. “Hepiniz gelecekte büyük işler yapabilirsiniz,” diyo. Ama aç olunca insanın kafası bile doğru düzgün çalışmıyo, gözlerim dalıyor, kelimeleri bile zor anlıyorum. Bazı arkadaşlar ders sırasında bayılıyor, öğretmen de üzülüyor ama elimizden bir şey gelmiyor. Öğle arasında herkes çantasına bakıyormuş gibi yapıyor ama aslında hiçbirimizin çantasında yiyecek yok. Yardım kuruluşları geldiği gün herkesin yüzü gülüyor. O gün sanki dünya biraz daha iyi bir yer gibi hissediliyor. Ama bugün gelmediler. Kardeşim öğle vakti iyice sessizleşti, normalde çok konuşur ama açlık onu tamamen susturuyor. Ona bir şeyler anlatıp güldürmek istiyorum ama bazen içimdeki umut o kadar küçülüyor ki kelimeler bile çıkmıyor. Yine de içimde minik bir ses “dayan, belki yarın değişir” diyor.
Akşam eve döndüğümüzde annem biraz mısır lapası yapabilmişti. Çok azdı ama paylaştıkça daha değerli geliyo. Açlık hem bedeni hem ruhu yoruyor ama annemin gözleri dolmasın diye güçlü görünmeye çalışıyorum. Yemeği bitirince dışarı çıktım ve gökyüzüne baktım. Yıldızlar diğer günlerden daha parlaktı, sanki bize bir şey söylemek ister gibi. İçimden bir dilek diledim: “Bir gün karnımız doysun. Kardeşim hiç ağlamasın, annem de mutlu olsun.” Belki çok büyük bir hayal değil ama benim için en değerli şey. Gece yatağa uzandığımda açlıktan midem acıyordu ama yine de yarın daha iyi olur diye düşünerek gözlerimi kapattım.
