Alfabe değişikliği gibi büyük bir dönüşüm, bir lise öğrencisi olarak hem heyecan verici hem de zorlu bir süreç olabilir. Bu değişimin getirdiği olumlu yanlar kadar olumsuz etkilerini de hissederdim.
Öncelikle, alfabe değişikliğinin en olumlu tarafı, geleceğe yönelik sunduğu fırsatlar olurdu. Yeni harflerle öğrenim görmek, daha modern bir dünya ile iletişim kurmayı kolaylaştırabilir. Örneğin, Latin alfabesi sayesinde yabancı dil öğrenmek çok daha basit hale gelir. Bu, benim gibi gençler için gelecekte daha fazla kapının açılması anlamına gelir. Ayrıca, eski yazı ile ilgili karmaşık kurallardan kurtulup, daha sade bir sistemle çalışmak işleri kolaylaştırırdı. Derslerde öğrenme sürecimizin hızlanacağını, daha etkili bir eğitim alacağımızı düşünürdüm.
Ancak, bu sürecin zorlukları da oldukça büyük olurdu. Yeni alfabeyi öğrenmek zaman alır ve bu dönemde derslerden geri kalmak kaçınılmaz olurdu. Eski alışkanlıkları bırakmak zordur; el yazımın yeni harflerle düzgün olması için sürekli pratik yapmam gerekirdi. Ayrıca, eski metinleri okuyamamak, geçmişimizle bağlarımızı koparır gibi hissettirebilirdi. Dedelerimin yazdığı mektupları ya da eski kitapları anlayamamak beni rahatsız ederdi.
Bir diğer sorun, çevremizdeki herkesin aynı hızla uyum sağlayamamasıdır. Öğretmenlerimiz bile bu yeni sistemi öğrenmeye çalışırken, bize ne kadar yardımcı olabilirlerdi ki? Eğitimde geçici bir aksama yaşanması, üniversite hayalleri kuran bir öğrenci olarak beni endişelendirirdi.
Sonuç olarak, alfabe değişikliği hem umut verici hem de yorucu bir süreç olurdu. Bu değişimin bana kazandıracağı modern bakış açısını sevinçle karşılarken, geçmişle bağlarımı kaybetme korkusuyla da mücadele ederdim. Bir genç olarak bu süreçte, öğrenme azmi ve sabır en büyük silahlarım olurdu. 
