Soğuk bir kış günüydü Anya ve babası , masal saati için Anya’nın odasında toplandılar.Masal bittikten sonra babası Anya’ı öptü ve iyi geceler dileyerek odadan çıktı.Anya uykuya dalmak üzereyken yanında bir kıpırtı hissetti.Elleri titreyerek hafifçe örtüyü aralamaya başladı.Bir de ne görsün tavşan peluşu canlanmıştı.İlk anda korkuyla bir çığlık attı ama sonra korkulacak birşey olmadığını anladı.ne de olsa gördüğü şey onun en yakın dostuydu.Tam o sırada tavşanını altında bir portal açılmaya başladı.tavşan içine düşerken Ani onu patisinden tuttu.Ama portal o kadar büyüdü ki Anya’ı da içine alıverdi.
Anya ve tavşanı dibi görünmeyen bir çukura düşmeye başladılar.uzun süre düştükten sonra sonra bir ormanın en gizemli yerine düştüler.Ama bu yolculuğun sonunda Anya ve tavşan ayrı yerlere düşmüşlerdi.Anya tavşanını aramak için onun düştüğü yöne doğru gitmeye karar verdi.yolda oilerlerken konuşan mantarlar, kurbağalar hatta sinekler vardı.
Bulduğu en dost canlısı mantara sordu:
- Şu dev delikten düşen bir tavşan gördünüz mü?
Mantar ona cevap verdi: – Evet, şu tarafa gitti!
Anya sabırsızlandığı için bir anda mantarın gösterdiği yöne doğru koşmaya başladı.Koşarken o kadar korkunç ve garip şeyler gördü ki artık saniyelerle yarışıyordu.Bir mucize gerçekleşse dediği o anda birden minnoş üstüne atladı.o heyecanla anca yerinden zıpladı ve herşeyini sadece bir rüya olduğunu farketti.
İçi çok rahatlamıştı.O sırada sabah olmuştu ve annesi ona mutfaktan kahvaltı hazır diye sesleniyordu.Kahvaltıdan sonra tavşanı kontrol etmek için odasına geri döndü.Tavşanı her zamanki gibi yatağının baş ucunda duruyordu.
SON
