Aramızda Kalanlar

 

 

Pencerenin önündeki perdelerin arasından süzülen güneş ışığının yüzüme vurmasıyla yavaşça uyanmaya başladım. Gözlerimi kırpıştırarak açtım ve bir süre uykunun karanlığından çıkan gözlerimin aydınlık güneş ışığına alışması için bekledim. Sonra yavaşça yatağımda doğruldum ve uyurken kaskatı olmuş vücudumu biraz olsun rahatlatmak için gerindim. Yataktan kalkıp lavaboya doğru yürümeye başladım. Lavabo aynasındaki uykulu yüzüme biraz baktıktan sonra uyuşuk hareketlerle musluktan soğuk suyu açtım ve yüzümü yıkadım. Her zaman kullandığım havlumla yüzümü kuruladıktan sonra mutfağa doğru yöneldim. Buzdolabının kapağını açıp bitmek üzere olan sütümü mısır gevreğiyle birleştirerek hızlı bir kahvaltı yaptım. Kahvaltımı yaptığım kâseyi ve kaşığı hızlıca yıkadıktan sonra üstümü değiştirmek için kıyafet dolabımın önünde durdum. Bir süre düşündükten sonra bir pantolon ve gömlekte karar kıldım ve hızlıca üstümü giyindim.

Tam işe gitmek üzere evden çıkmak üzeredeydim ki dışarıdan gelen sesle irkildim. Pencereye doğru koştum. Dışarıda, yıllardır görmediğim abimin yüzüyle karşı karşıya kalınca olduğum yerde donakaldım. Kalbimin yerinden çıkacak gibi olduğunu, nefes alış verişlerimin düzensizleştiğini hissettim. Arabasını oturduğum apartmanın önüne çekmiş, bağıra bağıra telefonda konuşuyordu. Çevresine verdiği rahatsızlığı umursamayan bir tavırla telefonda konuştuğu kişiyle tartışıyor, benim yaşadığım şoktan habersiz bir şekilde sinirli sinirli kollarını savuruyordu. Aklıma gelen ilk soru acaba aşağı inmeli miyim oldu. Yıllardır görüşmememizin bir sebebi var sonuçta, son konuşmamız pek de güzel denilebilecek şekilde gerçekleşmemişti. Bizim dramamız da çoğu ailede karşılaşabileceğimiz miras sorunları yüzünden başlamıştı aslında. Abim kendisi evli olduğu için, vefat eden babamın mirasının bana kalan payının yarısını almak istemişti. Ben de altta kalmak istemeyerek ve biraz da fazla tepki vererek böyle bir şeyin mümkün olamayacağını sert bir ses tonuyla söylemiştim. Çok net hatırlamasam da hararetli bir tartışma yaşadığımızı hatırlıyorum. Bir o bağırmıştı bir ben… Şimdi ise bu kadar sert çıkmaktan pişmanlık duyuyorum. Şu yalan dünyada kalan tek akrabam o. Kafamı hafifçe sallayarak geçmişin anılarını gözümün önünden götürmeye çalıştım. “Her ne kadar bu dünyada ailemden kalan tek kişi o olsa da bu, o gün bana söylediği şeyleri ve bunun bende açtığı yaraları tamir etmiyor.” diye düşündüm. Bazen bazı şeyleri olduğu gibi kabullenmek gerekir.

Böylece bağırma sesleri sonunda kesildiğinde ve arabanın motoru yeniden çalıştığında pencerenin kenarındaki yerimden arabanın yavaşça uzaklaşmasını izledim. Sonrasında derin bir nefes aldım, ceketimi ve çantamı alıp anahtarlarımı kontrol ederek ve her zaman olduğu gibi kapımı çekerek içimde “acaba ne olabilirdi” düşüncesiyle işime doğru yola koyuldum.

(Visited 4 times, 1 visits today)