Ali, on yaşında , kahverengi gözleri her an parlayan, çalıkuşu andıran, zıpır, meraklı mı meraklı bir çocuktu. Evin en çok zaman geçirdiği yeri mutfaxktı. Özellikle annesi yemek yaparken etrrsfta dolaşmayı, kokuları takip ederek ünanılmaz lezzetleri tahminn etmeyi çok severdi. Bir sabah, mutfakta vanilya ve taze süt kokusu havaya birv şenlik havası katmıştı adeta . Ocakta fokur fokur kaynayan tencereden çıkan buhar, camları bulutların gümeşi sakladığı gibi buğulandırmıştı . Annesi, büyük metal kaşıkla sütü karıştırırken uyardı:
— Ali, sakın dokunma! Daha yeni kaynadı, çok sıcak!
Ama Ali’nin içindeki merak ateşi, annesinin sözlerinden daha güçlüydü. Sessizce uzandı, küçük elleriyle mutfak tezgâhından bir çay kaşığı aldı. Buharı hala tütmekte olan sütten bir parça alıp ağzına götürdü.
O an bir çığlık mutfağı doldurdu.
Sıcak süt, ağzını fena yakmıştı. Ali’nin gözlerinden yaşlar süzülürken, annesi hemen buzlu su getirdi. Bütün gün yemek yemekte zorlandı. Dudakları kızarmış, dili yanmıştı. Günlerce hiçbir şeyin sıcak olup olmadığını kontrol etmeden ağzına götüremedi.
Bir hafta sonra, mutfaktan bu sefer serin bir süt kokusu yükseldi. Annesi ev yapımı yoğurdu çıkarmış, sofrayı kurmuştu. Ali, yoğurdu gördü. Soğuk olduğunu bildiği hâlde kaşığına aldı, üfledi… sonra yavaşça ağzına götürdü. Babası şaşkınlıkla gülümseyip sordu:
— Oğlum, yoğurdu neden üflüyorsun?
Ali kaşığı masaya bırakıp cevap verdi:
— Geçen gün süt ağzımı yaktı ya… Artık her şeye dikkat ediyorum.
Babası başını sallayarak “Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer,” dedi. Bu söz, masadaki herkesi gülümsetti.
O günden sonra Ali, hayatın her alanında daha dikkatli oldu. Okulda deney yaparken önce arkadaşlarını izledi, sonra yaptı. Yeni şeyler denerken önce düşünmeye başladı. Yaşadığı o küçük acı, ona büyük bir ders olmuştu ki buna Ali’ nin şu anısı örnekti::
Bir gün mahalledeki çocuklar, eski bir tırmanma oyuncağının tepesine çıkıp yarış yapmaya karar verdiler. Oyuncağın demirleri paslıydı ve bazı yerleri sallanıyordu. Çocuklar heyecanla yukarı tırmanırken Ali bir adım geri çekildi. Kalbi atsa da, önce demirlerin sağlam olup olmadığını kontrol etti. Sonra yavaşça ve dikkatlice tırmandı. Diğer çocuklardan biri aceleyle çıktığı için dengesini kaybedip düşme tehlikesi atlattı. Ali hemen yardım etti. O an herkes onun ne kadar dikkatli davrandığını fark etti. Ali, artık sadece kendi güvenliğini değil, başkalarının güvenliğini de düşünüyordu.
Artık Ali için merak etmek güzeldi, ama sabırlı olmak daha da güzeldi.
