Roger Ebert, “Sinema, düşünce ve duygu dünyasının kapılarını açar” diyerek, sinemanın insan üzerindeki etkisini çok güzel özetler. Filmler bizlere yalnız hikayeler anlatmakla kalmayıp bizleri farklı hayatlara ve bakış açılarına davet eder. Bu yönüyle sinema, empati kurmayı kolaylaştıran ve insan ruhunu zenginleştiren bir sanat dalıdır.
Bir film izlerken, ekranda gördüğümüz karakterlerin hislerini anlamaya çalışırız. Zaman zaman onların yaşadığı mutluluğu, üzüntüyü iliklerimize kadar hisseder,kendimizi onların yerinde hayal etmeye çalışırız.Bu, empati kurmanın başlangıcıdır. Örneğin, yoksulluk içinde büyüyen bir çocuğun hikâyesini anlatan bir film, hiç yaşamadığımız bir deneyimi gözler önüne serebilir.Bu sayede o çocuğun bakış açısını anlamaya çalışırız ve belki de gerçek hayatta bu tür hikâyelere daha duyarlı yaklaşmayı başarabiliriz.

Sinemanın başka bir güçlü yanı da, bizi dünyanın farklı köşelerine götürmesidir. Hiç bilmediğimiz bir kültür ya da yaşam tarzıyla tanışmamıza olanak sağlar.Bir Bollywood filmi izlerken oradaki insanların yaşam tarzını ,kılık kıyafetlerini hatta yedikleri yiyeceklerin farklılıklarını görüp hayrete düşebiliriz. Bu deneyimler, önyargılarımızı kırar ve dünyaya daha açık bir gözle bakmamızı sağlar.
Duygusal anlamda ise filmler bizi başka bir boyuta taşır. İzlediğimiz bir sahne, geçmişte yaşadığımız bir anıyı canlandırabilir ya da gelecekteki hayallerimizi şekillendirebilir. Örneğin, hayatın zorluklarını aşmayı anlatan bir hikâye, bizlere umut verirken iki insanın arasında yaşanan imkansız aşk bizi adeta büyüler .Başrol oyuncularının yerlerine kendimizi koyar, zaman zaman kendi hayatımızla,ilişkilerimizle ilişkilendirir rüya alemine dalar gideriz.Kavuşamayan sevgililer için üzülür ,mutlu sonla biten filmler için fazlasıyla seviniriz.Hatta bazen kendimizi öyle kaptırırızkı hüngür hüngür ağladığımız bile olur.
Sinemanın bu büyüleyici gücü, insanları bir araya getirir ve ortak bir duyguda buluşturur. İzlediğimiz her film, bizi biraz daha anlayışlı ve açık fikirli bir insan yapabilir. Ebert’in sözünü unutmadan, bir sonraki filmde karakterlerin dünyasına daha yakından bakmayı deneyelim mi? Belki de sinemanın gerçek büyüsü o anlarda saklıdır.
