Bir bayram sabahı… Yıl: 1989 Yer: Bursa
Sabah erkenden uyandım. Bayram öncesi annemin aldığı, mavi güllü elbisemi heyecanla giydim. Sonra ailemle birlikte bayram kahvaltısı yaptık. Amcalarım bayram namazına giderken ben de komşularımızı, akrabalarımızı ve kuzenlerimi ziyaret etmeye çıktım. Büyüklerimin ellerini öptüm, onlar da bana harçlık verdiler.
Sıra şeker toplamaya gelmişti! Kuzenlerimle küçük bir yarışma yaptık: “Kim en çok şekeri toplarsa ona bakkaldan hediye alacağım.” dedim. Büyük bir heyecanla başladık ve sonunda ben kazandım! Kazandığım ödül ise çok sevdiğim bir oyuncak bebek oldu. Her gece onunla uyumaya başladım.
O gün, tam yirmi çocuk bir araya geldik. Kıyafetlerimizi değiştirerek sokakta voleybol oynadık. Eğlencenin tam ortasında, Osmanlı macunu satan birini gördük. Hepimiz kendimize birer macun aldık, rengârenk ve şekerliydi. Ardından ailem beni aldı ve teyzemlere doğru yola çıktık.
Teyzemlerde geçirdiğim o gün, hayatımın en güzel günlerinden biriydi.
Bayramın ikinci günü, bu kez pantolonlu bayramlığımı giydim ve parka gittik. O gün de biraz daha harçlık ve şeker topladım. Eve dönünce kumbaramı açtım: Tam 300.000 TL toplamışım! O parayla gidip bir bisiklet aldım. Sonra arkadaşlarımla “ilk parka giden kazanır” oyununu oynadık. İkinci oldum ama çok eğlendim. Yorulana kadar parkta oynadık, ardından güzel bir yemek yedik.
Günün sonunda hep birlikte Karagöz ve Hacivat gösterisine gittik. Gösteriden sonra tekrar parka uğrayıp biraz daha voleybol oynadık. Akşam olunca arkadaşlarıma veda ettim.
Bayramın üçüncü günü ise dönüş yoluna koyulduk, Ankara’ya doğru yola çıktık. İçimde buruk bir his vardı. “Neden bu kadar çabuk bitti?” diye düşündüm. Keşke bu bayram hiç bitmeseydi…
