Eğer bir bulut olsaydım, gökyüzünde özgürce süzülen bir beyazlık olur, hiç durmadan yer değiştiren rüzgarla dans ederdim, kendimi dans etmekten alamazdım. Her yeri gezer gezmedik yer bırakmazdım bulut olmanın hakkını en olabildiği şekilde verirdim. İnsanların huzur kaynağı olurdum.
Güneşin ışıkları bana sardı, bazen gölgemi yeryüzüne bıraktı, bazen de yağmur olmayı, toprağı beslemeye çalıştım onları aç bırakmamaya çalıştım. Bir sabah, bir kasabanın üzerine doğru süzüldüm. İnsanlar uyanmış, güne başlamışlardı. Küçük bir çocuk, pencerenin kenarında oturup gökyüzüne bakıyordu. Onun bakışları beni fark etti. Onun bakışlarında bir umut ve merak vardı. Ben de ona gülümseyerek bakmak istiyordum, işte ondan hemen sonra sessizce evine gitmem gerekiyordu. Eğer bir bulut olsaydım, her zaman insanlara huzur vermek isterdim, onları huzursuz bırakmak istemezdim. Yağmur yağdığında bile, toprağa ve çiçeklere hayat vermek, onlar için en güzeli olurdu büyümeye devam etmek.
İnsanlar benden bir anlık huzur beklediklerinde ben gökyüzünde kaybolurdum sonra dönmek üzere ama kaybolmamın da bir nedeni vardı insanları güneşle beslemek gibi.
