Ben Böyleyim

Ayten Alpman ile aynı masadayım… Gözlerime inanamıyorum. Nasıl oluyor bu? Türkiye’de şimdiye kadar duyduğum ve duyabileceğim en iyi şarkıcıyla karşı karşıyayım. Kendini anlatmak için adeta şarkı melodilerini kullanan bir sanatçı o. Herhangi bir şarkısını ilk kez dinlediğinizde bile, o melodi tüm hayatınızı gözlerinizin önünden geçirir gibi olur. Yaklaşık sekiz yaşımdan beri, duygularını notalarla ifade eden bu eşsiz sanatçıyı dinliyorum… Ve şimdi karşımda oturuyor.

Kafamda bin bir soru… Ona ne sormalıyım? Ne söylemeliyim? Bence onu bu kadar özel kılan, müziği bir iletişim aracı olarak kullanması. O, bunu yapabilen nadir sanatçılardan biri. Belki de hiç konuşmadan beklemeliyim. Belki o bana bir şey sorar… Ama ne diyorum ben? Koskoca Ayten Alpman bana mı soru soracak?

Derin bir nefes alıp konuştum “Şu an karşımda oturmanıza inanamıyorum! Yıllardır sizi her gün, her sabah, hatta bazen her saat dinliyorum. Şarkılarınızın melodileri bile insanı düşündürmeye yetiyor. Benim sizin şarkılarınıza bakış açım hep bir iletişim biçimi oldu. Sanki siz kelimeler yerine notaları tercih ediyorsunuz.”

Sözlerim bitince, merakla onun ne diyeceğini bekledim. Ama o sadece yüzüme baktı. Bir süre sonra ayağa kalktı. O kalkınca ben de kalktım. Sessizce kapıya doğru yürümeye başladı. Ben ise sadece ardından bakakaldım. Konuşmamız boyunca tek kelime etmemişti ama yüzünden eksilmeyen o tatlı gülümseme her şeyi anlatmaya yetiyordu.

O gitmişti. Ben ise hâlâ yaşadıklarımı anlamlandırmaya çalışıyordum. Acaba Ayten Alpman gerçekten düşündüğüm gibi tatlı, samimi ve cana yakın biri değil miydi?

Tam bu düşüncelerle boğuşurken içeride bir melodi çalmaya başladı: En sevdiğim şarkısı, “Ben Böyleyim.” O tanıdık melodi, her zaman zihnimde yer eden, bazen dinlemesem bile içimden çalan o melodiydi. Belki de bu şarkıyı özellikle seçmişti. Belki de bana kelimelerle değil, notalarla şunu demek istemişti:

“Ne yapayım? Ben böyleyim.”

(Visited 10 times, 1 visits today)