Benim Adım Amani

Güneş, daha sabah olmadan kendini hissettirmeye başlıyor. Çatımızdaki eski teneke parçalar ısınınca, annemin yumuşak sesiyle uyanıyorum. “Amani, suya gidelim.” Bu, her günün ilk cümlesi. Evimizin yakınında su yok; yürümemiz gereken uzun, tozlu bir yol var. Ayaklarımda hâlâ dünün yorgunluğu, karnımda da bir önceki günün açlığı duruyor ama ben yine de annemin elini sıkıca tutuyorum.

  Yol boyunca komşu çocuklarla karşılaşıyoruz. Her birinin gözlerinde aynı yorgun ışıltı… Yine de gülüyoruz çünkü gülmek bedava. Su kuyusuna ulaştığımızda sıra beklemek en zor kısmı. Kovayı doldurana kadar güneş tam tepeye çıkıyor, dudaklarım kuruyor. Su içmek istiyorum ama biliyorum. Bu su önce eve gitmeli, kardeşlerim içmeli.

  Öğleden sonra köydeki yardım merkezine gidiyoruz. Belki bugün yiyecek çıkar diye umut ediyorum. Bazen küçük bir mısır lapası veriyorlar. O gün bayram gibi oluyor. Bugün ise elimiz boş dönüyoruz. Karnım guruldayınca annem eliyle saçımı okşuyor. “Sabret Amani.” diyor, “Yarın daha iyi olacak.” Onun gözlerindeki umudu görünce açlığımı unutmaya çalışıyorum.

  Akşam olduğunda, gökyüzündeki yıldızlara bakarak hayal kuruyorum. Bir gün okula gideceğimi, kardeşlerime yemek yapacağımı, köyümüzde kimsenin aç kalmayacağını düşünüyorum. Belki bugün karnım doymadı ama hayallerim beni doyuruyor. Benim adım Amani ve her yeni gün, umut etmeye devam ediyorum.

(Visited 2 times, 1 visits today)