Herkesin hayalinde bir okul vardır, değil mi? Benim hayalimdeki okul, sabah erkenden kalkıp uykulu gözlerle koşarak gitmek zorunda olmadığım bir yer olurdu. Çünkü orada dersler sıkıcı değil, gerçekten eğlenceli ve merak uyandırıcı olurdu. Hayalimdeki okulda dersler sadece defter ve kitaplarla olmazdı. Mesela fen dersinde laboratuvarda deneyler yapardık, matematikte oyunlar oynayarak öğrenirdik. Türkçe dersinde hikâyeler yazıp kendi kitaplarımızı basardık. Dersleri oyunlarla öğrenirdik. Her dersin amacı ezber değil, gerçekten anlamak olurdu.
Öğretmenlerimiz bizi sadece notlarla değerlendirmezdi. Onlar daha çok birer rehber olurdu. Biz soru sorduğumuzda bizimle birlikte cevabını ararlardı. Her gün derslerden sonra bir spor dersi olurdu. Futbol, basketbol, voleybol dışında satrançtan robot yarışmalarına kadar birçok etkinlik yapılırdı. Hatta okulun içinde küçük bir spor ve eğlence alanı olurdu. Orada futbol ve basketbol sahaları, badminton fileleri, masa tenisi masaları bulunurdu.
Bir de “spor günü” diye bir gün olurdu. O gün herkes istediği sporu yapardı: badminton, basketbol, voleybol, futbol… Hiçbir sınır olmazdı, sadece eğlence!
