Betonun Gürültüsünden Toprağın Sessizliğine

Hayatında herkesin birkaç kez sorguladığı , artık klişeleşmiş bir soru vardır: “Köy hayatı mı metropol hayatı mı?” Hatta bu konu üzerine yazılmış bir La Fontaine masalı bile vardır. Bu masal “Köy Faresi ve Şehir Faresi” olarak geçer. Masalın sonunda ana karakterimiz olan Köy Faresi şu sözleri söyler , “Lüks bir hayatın içinde sağa sola koşturmaktansa basit bir yaşamı tercih ederim.” Bu masalın sonuna karşın köy yaşamının övüldüğünü söyleyemeyiz çünkü bu masalda her iki bakış açısına da yer verilmektedir ve aslında insanların görüşlerinin kişiden kişiye değişebileceği vurgulanmaktadır. Her iki yaşamın da tercih edilme nedenleri gösterilmiştir ve nihai karar ise okuyucuya bırakılmıştır. “Köy yaşamı mı metropol yaşamı mı?”

Köy hayatı ; sessiz , sakin , huzurlu , mesut , doğayla iç içe , temizdir. Metropol hayatı ; karmaşık , gürültülü , devasa , kaotik ve hızlıdır. Bu sıfatlara bakılınca köy hayatı bir o kadar güzel gözükürken , metropol hayatı da bir o kadar berbat gözüküyor. İşte bu insan beyninin ne kadar kolay manipüle olduğunun bir kanıtıdır. Yıllar boyunca şehir hayatı karanlık bulutlarla çizildi , olumsuz sıfatlar beynimize kazındı. Bu hayatın doğaya olan zararları , bu kadar gözümüzün önündeyken bunları ne inkar edebilirim ne de görmezden gelebilirim. Bunlar maalesef ki acı gerçekler ve ben bunlara çok üzülüyorum. Ancak sizin de gözünüzü açmak istiyorum. İki tarafın da olumsuz yönleri var. Yani köy hayatında da iş imkanları , kaynaklara erişim kısıtlı. Ayrıca ulaşım da sapa. Genel olarak zor bir hayat. Biraz gerçekçi olursak köylerde hayat durağan ve günümüzün şartlarına uygun değil. O yüzden ben yetişkin hayatımda metropolde yaşamayı tercih ederim. Hayatım boyunca metropolde yaşadım ve köyleri de gezdim. Her iki taraf içinde yeterli bilgilere sahibim. Bana pekala korkak diyebilirsiniz. Konfor alanımdan çıkmak istemediğimi de söyleyebilirsiniz. Fakat bence köyde yaşamak çok meşakkatli. Köylüleri çok takdir ediyorum , Ekmeğini topraktan çıkarmak veya hayvan gütmek herkesin harcı değildir. Emeklerine sonsuz saygım var ama basitçe bu hayat bana göre değil , bana uymuyor.

La Fontaine’in de anlatmak istediği gibi bu konu özneldir. Yani size tek bir doğru dayatmaya çalışan insanlara aldırış etmeyin. Sırf metropol hayatını seçtiğiniz için sizi duyarsız ilan eden insanlara kanmayın. Nasıl yaşamak istiyorsanız öyle yaşayın. Mutluluğunuzu , enerjinizi kimsenin emmesine izin vermeyin. Bu satırları Montaigne’in “Her Şeyin Göreceliği” adlı denemesinden bir sözle bitirmek istiyorum. ” Hangi havaya kötü hava, muzur hava diyeceğiz? Sarılığa tutulanlar her şeyi bizden daha sarı , daha soluk görürler.”

(Visited 4 times, 1 visits today)