Bilimin Vicdanı Olmalı mı?

Bilimsel gelişmeler insanlığın yaşamını kolaylaştırmakla kalmamış, hastalıklarla mücadelede de devrim yaratmıştır. Ancak binlerce hayvanın laboratuvarlarda deney malzemesi olarak kullanılması bu ilerlemenin arka planındaki sıklıkla görmezden gelinen bir gerçektir. İlaçların insanlarda denenmeden önce hayvanlar üzerinde test edilmesi, tıp biliminin uzun yıllardır süregelen bir uygulamasıdır. Fakat bu uygulama, etik, insani ve bilimsel açılardan ciddi bir tartışmayı beraberinde getirir. Peki, yaşam kurtarmak adına başka canlılara acı çektirmek ne kadar doğru?

Bir yandan bakıldığında, hayvan deneyleri modern tıbbın gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bugün grip aşısından insüline, antibiyotikten kanser ilaçlarına kadar pek çok tedavi, hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar sayesinde güvenli hale getirilmiştir. Bilim insanları, yeni bir ilacın insana zarar vermemesi için önce benzer biyolojik yapıya sahip hayvanlarda denemeler yapar. Eğer hiçbir test yapılmadan ilaçlar doğrudan insan üzerinde denenseydi, sonuçları tahmin edilemeyecek kadar ağır olabilirdi. Bu yönüyle hayvan deneylerinin, insan sağlığı açısından bir zorunluluk olduğu savunulabilir.

Ancak diğer yandan, bu zorunluluğun ahlaki bedeli oldukça yüksektir. Her yıl milyonlarca hayvan laboratuvarlarda zehirlenmekte, kör edilmekte, hatta yaşamı boyunca acı çekerek ölmektedir. Oysa hayvanlar da tıpkı insanlar gibi duyguları, korkuları ve yaşama içgüdüleri olan canlılardır. Onları yalnızca “araç” olarak görmek, insanın kendi vicdanına ve doğaya olan sorumluluğuna aykırıdır. İnsanlık, ilerlemeyi yalnızca teknolojik başarılarla değil, aynı zamanda vicdani olgunlukla da ölçmelidir. Eğer bir gelişme başka bir canlının yaşam hakkını hiçe sayıyorsa, o ilerlemenin gerçekten “insani” olup olmadığını sorgulamak gerekir.Üstelik, son yıllarda bilimsel olarak da hayvan deneylerinin gerekliliği tartışılmaktadır. Çünkü hayvanların biyolojik yapısı her ne kadar insanla benzerlik gösterse de, birebir aynı değildir. Bir hayvanda işe yarayan bir ilaç, insanda beklenmedik yan etkiler gösterebilir. Bu nedenle, deney sonuçlarının her zaman güvenilir olduğu söylenemez. Günümüzde bilgisayar simülasyonları, hücre kültürleri ve yapay organ modelleri gibi alternatif yöntemler hızla gelişmektedir. Bu teknolojiler sayesinde hem bilimsel doğruluk artmakta hem de hayvanların acı çekmesinin önüne geçilmektedir.

Sonuç olarak, ilaçların hayvanlar üzerinde test edilmesi meselesi hem bilimin hem vicdanın sınandığı bir konudur. Bilim, insan hayatını kurtarmak için çabalar; vicdan ise bu çabanın hangi bedelle gerçekleştiğini sorgular. Gerçek ilerleme, yalnızca hastalıklara çare bulmakla değil, aynı zamanda tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermekle mümkündür. Bu yüzden, hayvan deneyleri tamamen yasaklanamasa bile, alternatif yöntemler geliştirilip teşvik edilmelidir. Çünkü bilim, ancak merhametle birleştiğinde gerçekten insanlığa hizmet eder.

(Visited 3 times, 1 visits today)