Bir Anlık Yolculuk

Geçen gece, hayatımda gördüğüm en ilginç rüyalardan birini gördüm. Aslında uyumadan önce her şey çok sıradandı. Ders çalıştım, telefonla biraz sosyal medyada dolaştım, sonra da kulaklığımı takıp Hadise’nin birkaç şarkısını dinledim. En çok da “Feryat” şarkısında durdum. Şarkı içime işlemiş gibiydi. Belki de bu yüzden rüyamda onu gördüm. Ama bu öyle sıradan bir rüya değildi, her şey sanki gerçekten yaşanıyormuş gibi hissettirdi.

Rüyamda kendimi dev bir konser salonunun ortasında buldum. Her yerde ışıklar, insanlar, müzik… Kalabalık coşmuştu, herkes bağırıyor, alkışlıyor, şarkılara eşlik ediyordu. Sahneye baktım ve orada Hadise’yi gördüm. Üzerinde parlayan bir elbise vardı. Güçlü sesiyle herkesi büyülüyordu. Ama en garip olanı ben sahne arkasındaydım. Sanki onun ekibindeymişim gibi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Hadise yanıma geldi. Gülümsedi ve “Hazır mısın?” dedi. Ne için hazır olduğumu bilmiyordum ama korkmadan başımı salladım.

Sahneye onunla birlikte çıktık. Şarkı söylemeye başladı, ben ise yanında durup olanları izledim. Kalabalığın enerjisi içimi titretti. Işıklar, sesler, danslar… Her şey çok büyüleyiciydi. O an kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissettim. O sahnede, onunla olmak, bir anlığına bile olsa, benim için çok anlamlıydı.

Konser sona erdiğinde sahneden indik. Ama sonra birden her şey değişti. Kalabalık bir anda yok oldu. Etraf sessizleşti. Bir baktım, kendimizi yemyeşil bir ormanda yürürken bulduk. Her yer ağaçlarla kaplıydı, kuş sesleri duyuluyordu. Hava çok temizdi. Hadise sessizce yürüyordu, ben de arkasından gidiyordum. Hiç konuşmuyorduk ama bu sessizlik çok rahattı. Sanki bir şey anlatmak istiyor gibiydi, ama kelimelere gerek yoktu.

Bir süre yürüdükten sonra bir göl kenarına geldik. Gölün suyu o kadar durgundu ki, içine bakınca kendi yansımamı değil de hayallerimi gördüm. Sahne ışıkları, mikrofonlar, alkışlar… Belki de bu rüya bana neyi gerçekten istediğimi hatırlatmak içindi. Hayatımda ne yapmak istediğime dair ilk defa bu kadar net bir fikir oluştu kafamda.

Sonra tırmanmamız gereken dik bir dağ yolu çıktı karşımıza. Yorucuydu ama Hadise hiç durmadı. Onu izleyerek ben de devam ettim. Ayaklarım ağrıyordu ama pes etmek istemedim. Çünkü içimde bir ses, “Devam et, zirve yakında,” diyordu. Bu yolculuk sanki hayatta yaşadığımız zorlukları simgeliyordu. Bazen gerçekten çok yoruluyoruz ama devam ettikçe güçleniyoruz.

Dağın zirvesine çıktığımızda güneş batmak üzereydi. Gökyüzü inanılmaz renklerle boyanmıştı. Turuncu, pembe, mor… Manzara karşısında nefesim kesildi. Hadise yanımda durdu ve sadece gökyüzüne baktı. O an hiçbir şey söylemedi. Ama o sessizlik her şeyden daha anlamlıydı. Sanki “İşte, tüm bu yol buna değerdi,” diyordu bakışıyla.

Sonra birden her şey silinmeye başladı. Manzara kayboldu, Hadise uzaklaştı. Gözlerimi açtığımda kendi yatağımdaydım. Rüya bitmişti ama bıraktığı his hâlâ içimdeydi. O gece bana bir şeyler anlattı: Hayal kurmanın gücünü, pes etmemenin önemini ve aslında içimde ne olduğunu fark etmeyi…

Artık daha farklı düşünüyorum. Belki bir gün gerçekten Hadise ile tanışamam. Ama onun gibi güçlü, çalışkan ve kararlı biri olabilirim. O rüyada bana, kelimelerle değil ama yaşattıklarıyla, hayallerimin peşinden gitmem gerektiğini gösterdi. Ve şimdi kendime söz verdim: Vazgeçmeyeceğim. Çünkü en güzel şeyler, gerçekten isteyenlerin başına gelir.

(Visited 12 times, 1 visits today)