Ben Afrikalı bir çocuğum ve size açlıkla geçirdiğim bir günü anlatacağım. Sabahın ilk ışıklarıyla uyandım. Annem çok kötü şartlarda, az da olsa yemek yapmaya çalışıyordu. Artık buna alışmıştık, her sabah soframızda yumurta bulmayı isterdik ama neredeyse hiçbir sabah bulamazdık.
Ben ve kardeşim okula giderken zorlu bir yoldan geçmek zorundaydık. Öğretmenimiz şehir tarafında yaşıyordu, şehir şartları köyümüzden daha iyi olsa da başka ülkelerin şehirlerine kıyasla hâlâ çok gerideydi. Okul yolunda içimde hep aynı korku oluşurdu: Acaba bir vahşi hayvan bize saldırır mı? Ama buna artık alışmıştım. Sabah kalktığımızdan beri bir yudum su bile içmemiştim. Önerilen sekiz bardak suysa benim içtiğim üç bardak bile yoktu. Üstelik temiz su bulmak ayrı bir zorluktu.
Okul yolunda ormanın içinden geçip, otobandan geçerek uzun bir yokuş tırmanmam gerekiyordu. Okulda beş dersimiz vardı ve öğretmenimiz bize Afrika’nın durumundan bahsediyordu. Her gün bu durumu dinledikçe içim daha da burkuluyordu. Teneffüsler genellikle sadece beş dakikaydı ama biz o kısa zamanda bile arkadaşlarımızla oyun oynamaya çalışıyorduk; çünkü hayat kısa ve onu eğlenceli geçirmek gerekiyordu.
Okulumuzda iki öğretmenimiz ve iki sınıfımız vardı. Öğlen yemeğinde çok fazla bir şey çıkmazdı, bazen bir ekmek parçası ya da tek bir öğün…
Okul çıkışında ise eve gitmiyordum. Kakao tarlalarında çalışmaya gidiyordum. Aslında çocuk işçilerin sayısı azalmalıydı, bunu biliyorum ama ailemin geçimi için çalışmak zorundaydım. Tarlaya giderken şehir kenarından geçiyor, çalışma alanına ulaşıyordum. Hiçbir koruma olmadan ağaçlara tırmanıyor, kakao bitkilerini topluyorduk. Bu iş hem zahmetli hem de tehlikeliydi. En yakın arkadaşım ağaçtan düşmüş ve kolunu kırmıştı.
Kakao fabrikasında çalışmama rağmen çikolatanın tadına hiç bakmamıştım. Bize az para veriliyordu, ama bu şekilde çalışmak zorundaydık.
Günün sonunda kardeşimle birlikte eve dönüyorduk. Şehir kıyısından geçip otobandan, ormanın içinden ve uzun bir yokuştan geçiyorduk. Akşam evde yemek yemek için can atıyorduk; çünkü çok açtık. Ama bazen soframızda hiç yiyecek olmuyordu. Bugün de o günlerden biriydi. Babam gecenin geç saatlerinde eve geliyordu ve onu da göremiyordum.
Açlık ve susuzluk içinde, yokluğa sarılmış bir şekilde uyudum…
