Bir Cuma Günü

Yine her zaman olduğu gibi bir okul sabahına daha zar zor uyanmıştım. Alelacele yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra annemin az önce ütülediği okul üniformamı giydim ve çantamı alıp evden çıktım. Çünkü geç uyanmış ve okula geç kalıyordum.

Bu sabah keyfim yerindeydi çünkü benim için haftanın sonu olan cuma günündeydik. Fakat yine de içimde anlam veremediğim tuhaf bir his vardı ancak  bu durumu çok da önemsememiştim nasıl olsa gün içindeki koşuşturmalarda unutur giderim diye. Aslında dediğim gibi de oldu, okul koşuşturması içinde bu içimdeki hissi unutup gitmiş hatta farkına bile varmamıştım. Son derse kadar her şey olması gerektiği gibi ve keyifli bir şekilde ilerlemişti artık okulun bitip eve gidip istediğimizi yapabilmemize sadece son kırk dakika kalmıştı. Son dersimiz biyolojiydi ve hepimiz tüm bir haftanın yorgunluğunu taşıdığımız için derse odaklanmakta zorlanıyor ve ayakta uyukluyorduk. Dersin anlatılışı hepimize adeta bir ninni gibi geliyordu öğretmenimiz her ne kadar odağı toplayıp dersi dinlememizi sağlamaya çalışsa da bu durum çok olanaksız neredeyse imkansız gibi bir şeydi. Öyle böyle dersin yarısına yaklaşmıştık yani neredeyse yirmi dakika olmuştu ancak benim artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Bu nedenle yavaşça farkına varmadan uykuya dalmıştım. Uykuya daldım dalmasına fakat…

Fakat her ne olduysa o andan sonra oldu. Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım. Bir anda kendimi ucu bucağı olmayan bir ovada buldum, her taraf yemyeşildi ve mis gibi çiçek kokuyordu. Ancak etrafa bakınırken gözüme bir şey takıldı. Biraz öte de tam olarak neye benzediğini anlamlandıramadığım gölgeye benzer karanlık bir yaratık hareketsiz bir şekilde duruyordu. O yaratık her ne ise sadece kıpkırmızı ve oldukça ürkütücü olan gözlerini görebiliyordum. Bir süre baktıktan sonra herhangi bir eylemde bulunmadığı için bende etrafı incelemeye devam ettim. Etrafa bakınmaya devam ederken tekrardan yaratığa dönüp bakmaya yeltendim ve bir de ne göreyim yaratıkla aramda on metre ya vardı ya yoktu. Çok korkmuştum çünkü böyle bir şey aklımın ucundan bile geçmemişti ancak yine de o yaratığın üstüne gitmeye karar verdim ve yavaşça yaklaşmaya  başladım. Yaklaştım yaklaştım ve en sonunda elimi o yaratığa dokunmak için yaklaştırdım. Tam dokunacaktım ki biri seslendi.

Seslenen öğretmenimdi. Kafamı kaldırdım ve aslında her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu anladım. Her şeye rağmen dersin bitmesine beş dakika kalmış olduğunu görünce keyfim tekrardan yerine geldi. Artık eve gidip istediğimi yapabilecektim.

(Visited 3 times, 1 visits today)