Bir Elveda

Sevgili insan,

Artık busun benim için. Sokaktan geçen birinden, simasını her zaman hatırlayacağım birinden ibaretsin. Beni bilirsin -en azından bu kadarını biliyorsundur- kimsenin kötülüğünü istemem. O yüzden umarım ki bu mektub eline sağlıkla ve mutlulukla geçer.

Bir insan kaç kere özür dileyebilir, aynı kişiden, aynı şeylerden? Nasıl yüzü kızarmaz, hiç pişmanlık duymaz biri? Kaç kere inanabilirim, aynı kişinin aynı sözlerine? Birine gitsen ve desenki “Elini ocağa koy canın acımayacak.”. Sana inanıp elini yakar. Genelde insanlar burada durur ama sen incittiğin o eli sarıp iyileştirirsin. Sonra tekrar ikna edersin o kişiyi elini ocağın üstüne koymaya. Bunu o kadar fazla tekrarlarsın ki o yara asla tam olarak iyileşemeyecek hale gelir. Sonsuza kadar elinde kalacak bir ize, emareye dönüşür. Ben hem sana inanmak hem de kendimi korumak için ocağın altını söndürüp elimi koydum. İnatla ocağın altını açtın. Bir yerden sonra naiflik değil de salaklıktı benim yaptığım. O yüzden seni dinlemeyi bırakıyorum.

Beni yanlış anlama lütfen. Demeye çalıştığım şey seni hayatımdan siliyorum değil. Anlatmaya çalıştığım hayatımın bu bölümüne veda ediyorum. Bu mektubun amacı “Hayatımdan defol!” değil, daha çok bir elveda. Bunu anlaman benim için çok önemli. Ne kadar kırmış olsan da beni dostum olarak gördüğüm biriydin sonuçta. Beraber geçirdiğimiz günler, yarattığımız anılar kesinilikle unutulmaz. Her zaman hayatımın bir parçası olmuş olacaksın ama yerin bundan fazlası olmayacak.

Evet, hatalar yapılabilir. Affetmek bir cesurluk göstergesidir. Bunların hepsi doğru ancak sen hata yapmadın ki. Sen kasıtlı olarak canımı yaktın. Sınırlarımın ne olduğunu merak ettin, onları ne kadar esnetebileceğini denedin. Sonunda öğrendin sınırımı. Başardın yıllardın denediğin şeyi. Umarım uğruna bu kadar uğraştığın şeyi sevmişsindir. Arkadaşlığımızın sonunu öğrendiğin bu satırlara buğulu gözlerle değil de gülümseyen bir suratla bakıyorsundur. Beni yanlış anlama ama ben ağlamayacağım, o yüzden sen de ağlama. Bu satırları yazarken yüzümde soluk bir tebessüm, masamda ikimizin fotoğrafı var. Bu fotoğrafı zarfın içine koyacağım, belki sen de beni unutmak istemezsin diye. Sonuçta ikimizde biliyorduk bu ilişkinin biteceğini değil mi? Ben anlamıştım, sonuçta en yakın arkadaşımdın aklından geçeni bilirim. Sen de biliyorsun sona ereceğini. Başka ne olacağını sanıyordun ki?

Yüzlerce kere dedin “Beni olduğum gibi kabul et ben buyum!” diye. Kabul etmiyorum çünkü değişebilirsin. İnsanları, beni üzmemeyi seçebilirsin. Ben seni affetmekten bıkmışç biriyim sen de beni böyle kabul et. Ya da etme. Her şey için çok geç şu an, kararım net. Ondan dolayı mektup yazıyorum. Sana kendini açıklamak için fırsat vermiyorum. Dilini, aklını yorma.

Seni seviyorum, hepte seveceğim ama kendimi daha çok seviyorum. Üzülmüyorum o yüzden. Sen de üzülme, ikimiz için de iyi olacak. Hayatımın bu yeni bölümü için çok heyhecanlıyım. Umarım benim affıma gerek duymadan kendini affedebilirsin.

Sevgilerle elveda,

Sana inanmayı bırakan kişi

(Visited 7 times, 1 visits today)