Takvimler 16 Mayıs 1919’u gösteriyordu. Mustafa Kemal, Samsun ve çevresindeki karışıklıkları bastırmak amacıyla Osmanlı Hükûmeti tarafından 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilmişti. Ancak onun asıl amacı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini başlatmak ve tam bağımsız bir devlet kurmaktı.
Denizin fırtınalı olması yetmezmiş gibi, bir de İngilizlerin takibi altında olması bu yolculuğu oldukça temkinli geçirmesine neden olmuştu.
Ve nihayet gelmişti o büyük gün…
19 Mayıs 1919, büyük bir milletin kurtuluş mücadelesinin ilk adımıydı.
Her yer adeta bir şenlik alanına dönmüştü. Çocuklar kahkahalar eşliğinde koşuşturuyor, insanlar ellerinde pankartlarla iskeleye doğru yürüyordu. Herkesin tek amacı, kurtarıcılarını karşılamaktı. Kalabalık iskelede yerini aldıktan sonra nefesler tutuldu, gözler ufukta vapuru aramaya başladı.
Ve işte geliyordu!
Vapur yaklaştıkça heyecan artıyor, son hazırlıklar tamamlanıyordu. Gemi sonunda iskeleye ulaştı ve o an, hep bir ağızdan yükselen “Hoş geldiniz!” nidaları Samsun sokaklarını inletti. Çocuklar Mustafa Kemal’in peşinden koşuyor, onu yakından görebilmek için çabalıyordu. Halk, sırayla onun elini sıkıyor, iyi dileklerini iletiyordu. Mustafa Kemal, insanların oluşturduğu uzun koridorda yavaş yavaş ilerledi, arabasına ulaştı ve yol boyunca kendisini coşkuyla selamlayan kalabalığa el sallayarak devam etti.
Bu muhteşem karşılama onu derinden duygulandırdı. İşte bu nedenle 19 Mayıs’ı doğum günü olarak kabul etti. Kalabalığın büyük bir kısmı gençlerden oluşuyordu ve Mustafa Kemal, bir kez daha geleceğin gençlerin ellerinde şekilleneceğini anımsayarak bu anlamlı günü Türk gençliğine armağan etti.