Eğer benim tasarladığım bir festival olsaydı, bu kesinlikle buz pateni temalı bir etkinlik olurdu. Festival boyunca farklı konseptlerde pek çok şov sergilenirdi. Bu şovların teması prensesler, 90’lar veya daha birçok ilginç konsept olabilir. Bir hafta sürecek bu festivalde yalnızca şovlarla değil, çeşitli etkinliklerle de katılımcılara unutulmaz bir deneyim sunmayı amaçlardım. Festival sonunda gelen herkesin buz üzerinde kaymayı öğrenmiş olarak buradan ayrılması, en büyük hedefim olurdu.
Festival boyunca buz pateninin farklı dalları hakkında bilgilendirici etkinlikler düzenlerdik. Bunu yapmaktaki asıl amacım sadece bu sporla ilgileniyor olmam değil, insanlara yeni bir hobi kazandırma yolunda yardımcı olmaktı. Çünkü buz pateni, hem çok zahmetli hem de yıllarca emek gerektiren bir spor dalı. Eğer buza başladıktan sonra ara verirseniz ve bir yıl sonra tekrar dönmeye karar verirseniz, rakiplerinizi yakalamak oldukça zor olacaktır. Bu nedenle festivalin amacı profesyonel eğitim vermek değil, buz patenini tanıtmak ve insanları bu sporla eğlenirken buluşturmaktı.
Festivalde, ünlü buz patencileri konuk ederek söyleşiler düzenlemek de önemli bir parçası olurdu. Onların deneyimlerini dinleyen katılımcılar, buzun ne kadar zahmetli bir zemin olduğunu ama aynı zamanda bir “ev” gibi hissettirdiğini anlayabilirlerdi.
Renkli ve alışılmışın dışında bir festival olacağı şüphesiz. Buz pateni şovlarının büyüleyici doğası, festivale ayrı bir hava katardı. Özellikle yetenekli küçük çocuklara ulaşmayı hedeflerdim. Çünkü buz patenine başlamak için ideal yaş 5-6 arasıdır. Bu yaş belki erken gibi görünse de, zor bir spor olduğu için erken başlamak büyük bir avantaj sağlar.
Benim asıl hedefim, bu spor dalına yetenekli çocuklar yetiştirmek ve voleybol ya da futbol gibi buz pateninin de değer görmesini sağlamak olurdu.
