Kendimi bildim bileli buzun üstündeyim. Buzun üstünde geçirdiğim her saniye, sanki ilk antrenmanımmış gibi heyecanlı hissediyorum. Buza ilk ayak bastığımda bu sporun benim için yaratıldığını anlamıştım. O zaman 6 yaşımdaydım çocukluk hevesi ile annemden beni buz pistine götürmesini istemiştim. Pistte bu sporu yıllardır yapan insanları görünce onlara çok imrenmiştim. Yaptıkları her ne kadar zor gözükse de hepsini tek tek denemek için can atıyordum. Birkaç hafta sonra profesyonel antrenörlerden ders almaya başladım. Başlarda çok zorlanmıştım hatta antrenmanlardan sonra aileme ağlıyordum. Annemin bana söylediği tek şey ise asla vazgeçmemem oldu. 1 yıl boyunca çok çalıştım. Piste her çıktığımda en odaklı şekilde, kendimi tam olarak buza adayarak kayıyordum. İlk yarışma anı gelip çattığında belki de o an dünyadaki en heyecanlı insan olabilirdim. Her ne kadar rakiplerimin benden iyi olduğunu bilsem de verdiğim emeklerin karşılığını almak istiyordum. Evet belki derece yapamadım ama o gün kendimle gurur duymuştum. 1 yılda bu kadar ilerleme kaydetmek benim için gerçekten çok önemliydi. Zamanla daha zor derecede hareketleri kavramaya başladım. Yarışmalarda daha iyi puanlar almaya başladım ama üzerimdeki baskı hiç azalmadı. Çünkü ben hep piste çıktığımda en iyimi vermek istedim. Antrenörlerim beni daha üst seviyede yarışmalara sokmaya başladı. Orada aldığım dereceler bu spor camiasında tanınmamı sağladı. Aslında bu spor için dünyalar kadar çabalayacağımı biliyordum ama her şey yaşadığım ani sakatlıktan sonra oldu. Bir sabah antrenmanında takım arkadaşımla sert bir şekilde çarpıştık. Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım. Hastanede yatıyordum, annem çok üzgün duruyordu. Ben ise olanları kavramaya çalışıyordum. Olanların hepsi bana tek tek açıklandığında tepki bile veremedim. Kasığım ciddi bir şekilde kırılmıştı. Doktor 6 ay iyileşme sürecinde olacağımı, buza çıkmamın mümkün olmadığını söyledi. Ama sezonun başlamasına sadece 11 ay kalmıştı. Annemle oturup bu konuyu uzunca konuştuk. O bu sezonu boş geçirmemi ve uzun süre eski formuma dönmek için çalışmamı söyledi. Ama ben kendime inanıyordum, iyileştikten sonra piste eskisinden de iyi çıkacaktım. İyileşme sürecim çok zor geçti ama amacımı gerçekleştirme umuduyla asla vazgeçmedim. 6 ay sonra her sabah okuldan önce 3 saat boyunca piste gidip antrenman yaptım. Antrenörlere ve aileme göre yarışmaya hazırlanmak için çok az zamanım kalmıştı. Ama ben her antrenmanda daha da ilerlediğimi hissediyordum. Yarışma günü geldiğinde kendim dışında kimseyle konuşmadım. Çünkü annemin bile bu yarışmada derece yapamayacağımı düşündüğümü biliyordum. Buza çıktığımda her hareketime, seyirciye ve hakeme buzda anlatmak istediğim duyguya çok dikkat ettim. Puanlar açıklandığı an antrenörümle sevinç ve gurur gözyaşlarına boğulduk. Altın madalyayı boynuma taktığımda aslında çabanın her şeyin önüne geçtiğini anladım. Ben sakatlandıktan sonra annemi dinleyip bir yıl boyunca buza ara verip aynı çabayı sergilemeseydim, şuan ki performansıma asla erişemezdim.
ÇABA HERŞEYİ DEĞİŞTİRİR
(Visited 4 times, 1 visits today)
