1913 yılında mezun oldum ve 1914’te seferberlik ilan edildi. Hemen askere alındım ve bize gerekli askeri eğitim verildi. 1915 yılında harp başladı; başımızda Albay Mustafa Kemal vardı. Düşman, dünyanın askeri alanda en güçlü devleti olan İngilizlerdi. Müttefikleri Çarlık Rusya ise içten bir kargaşa yaşıyordu. Bu yüzden hem Çarlık Rusya’ya yardım göndermek hem de boğazları ele geçirmek istiyorlardı.
Harp çok zorlu geçiyordu. Bazen aç yatıyor, bazen de titreye titreye uyuyorduk. Cephede her gün onlarca şehit haberi alıyorduk. 25 Nisan 1915 günü İngilizler yarımadaya çıkarma yaptı. Artık savaş o kadar kötü bir hale gelmişti ki masmavi denizler kana bulanmıştı. İki taraf da binlerce kayıp verdi. İngilizler, başka sömürdükleri devletlerin insanlarının beyinlerini yıkayıp onları bir hiç uğruna savaşmaya zorladılar. Kimlerle savaştıklarını bile bilmiyorlardı.
İngilizler yarımadaya çıkarma yapınca işlerimiz daha da zorlaştı. Artık sadece gemilerle değil, karadaki askerlerle de çarpışıyorduk. Çıkarma yaptıkları gün durum bizim için çok kötü bir hale gelmişti; çünkü cephanemiz tükenmişti. Albay Mustafa Kemal, “Cephaneniz yoksa süngünüz var!” diyerek süngüyü takmamızı emretti. Ardından şu sözleri söyledi: “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi vaat ediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimizi başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir.”
Çok korkuyorduk çünkü İngilizlerin cephanesi vardı. Biz ise cephane olmadan süngü ile çarpışacaktık. Albay haklıydı; harbi kazandık. Ancak bu zaferin bedeli ağır oldu. Yaklaşık 300.000 şehit verdik. Her ne kadar biz burada tarih yazmış olsak da bir milletin gençliği burada tarih oldu. İngiltere’nin buradan zararı azdı çünkü savaşı onlar değil, sömürgeleri üstlenmişti.
ÇANAKKALE 1915
(Visited 11 times, 1 visits today)
