Çanakkale’de Vurdular Beni

Mevzide siper almış bekliyorduk. Silah sesleri bir süreliğine olsa da kesilmişti. Çocukluk arkadaşım Ahmet ile beraber bir kenara çökmüş, endişeli gözlerle birbirimize bakıyorduk. Bir sonraki darbede hayatta kalıp kalamayacağımız belli değildi. Biz orada soluklanmaya çalışırken yanımıza koşarak on beşlilerden bir çocuk geldi. Yüzü yorgunluğun verdiği etkiyle solmuş, gözleri ise bu kadar genç yaşta gördüklerinden dolayı donuklaşmıştı. Telaş içinde yanımıza çöktü. Elleri titrediğinden elindeki tüfeğini yere düşürdü. Birden karşı taraftan bir top sesi duyuldu. Ani bir refleksle tüfeklerimize sarıldık. Düşman tekrar atağa başlamıştı.

Patlama sesleri kulak zarlarımızı delercesine gittikçe yükseliyordu. Toz ve duman etrafı çepeçevre sarmıştı. Göz gözü görmüyordu. Adeta cehennem havasını soluyorduk. Burnumuza gelen barut kokusu, zehir içiyormuşçasına boğazımızı yakıyordu. Her saniye ölüm ile karşı karşıya olmanın yarattığı saf korku, iliklerimize kadar işliyordu. Ancak bu korkunun bizleri ele geçirmesine izin vermiyorduk. Vatan uğruna savaştığımızı bilmek, bizim en büyük motivasyon kaynağımızdı. Vatan sevgisiyle, özgürlüğümüz için, neyle karşı karşıya kalacağımızı bilmeden canımızı dişimize takarak savaşıyorduk. Ellerimi gözüme siper etmiş, etrafı görmeye çalışıyordum. Düşman mevzilerimize çok yaklaşmıştı. Mermi bittikçe yeni mermi dolduruyor ve hiç dinlenmeden ateş etmeye devam ediyorduk. Ta ki içinde bulunduğumuz cehennemi daha da körükleyen bir top, mevzimize düşene kadar… Kıyamet dedikleri bu olsa gerekti.

O an vücuduma onlarca bıçak saplanıyormuş gibi hissettim. Beraberinde üzerimi bir mezar gibi örten taş ve toprak yığını, nefes almamı engelledi. Boğuk bir sesle yardım istemeye çalıştım ancak sesimi, etraftan gelen diğer dehşet verici çığlıklar bastırıyordu. Ölüm ilk defa bu kadar yakın ve yanımda nefes alıyormuş gibi hissediyordum. Azrail’in buz gibi eli tenimde dolanıyordu. Hayatım birden gözlerimin önünden geçti. Ben çaresizce ölümü beklerken, düşüncelerimin arasından sıyrılan çok güçlü bir duygu, beni tekrardan hayata döndürdü. Vatan aşkı… Komutanımız Mustafa Kemal,  bize güvenmişti. Çanakkale geçilmemeliydi. Bütün gücümle üzerimdeki o ölü toprağını kaldırdım. Gözümü açtığımda mevzimizin yerle bir olduğunu gördüm. Patlama sesleri hala devam ediyor düşman durmak bilmiyordu. Emekleyerek tüfeğimi el yordamıyla bulmaya çalıştım. Ancak ellerim tüfek yerine toprak yığının arasındaki  bir bedene çarptı. Ne yazık ki bu beden yanımıza koşarak gelen on beşli çocuğa aitti. Koparılıp atılmış bir gül goncası misali yere savrulmuştu. Gözüm yanında duran tüfeğe ilişti. O sırada arkamdan Ahmet’in adımı seslendiğini duydum. Birliğimize hücum emri verilmişti. Tüfeği aldığım gibi Ahmet ile beraber düşman mevzilerine doğru taarruza geçtik. Her bir yanımdan “Allah , Allah!” sesleri yükseliyordu.

Artık üzerime hücum eden kurşunlar benim için bir şey ifade etmiyordu. Buraya vatan uğruna ölmeye gelmiştim. Adeta bir kuş kadar hafiftim. Düşman yavaş yavaş geri çekiliyordu. Onlar çekildikçe biz daha fazla atak yapıyorduk. Aniden karşıdan gelen bir kurşun, bedenimi delip geçti. Acıyı hissetmiyordum bile. Dizlerimin üzerine çöktüğümde yüzümde bir tebessüm vardı. Bu tebessüm en büyük zenginlikti. Görevimi tamamlamıştım. Burada can vermiş şehitlerin arasına katılma vaktim gelmişti. Son defa savaş alanına, silah arkadaşlarıma baktım ve gözlerimi belki de bir daha açmamak üzere kapattım.

Ayıldığımda gözlerimi beyaz bir çadırda açtım. Etraf sedyelerde yatan yaralılarla doluydu. Yaşıyordum… Yanıma bir hemşire sıcak bir gülümsemeyle geldi. Yaramı kontrol etti. Bense o an sadece tek bir şey düşünüyordum “Bitti mi?” diye sordum. Hemşire daha da geniş gülümsedi “Bitti , Çanakkale geçilmedi!” Hissettiğim mutluluk tarif edilemezdi. Bir tarih yazmıştık. Vatan uğruna canını feda eden aziz şehitlerimiz, elde ne varsa ortaya koyan kahraman askerlerimiz ve her ne olursa olsun mücadeleyi bırakmayan, yoklukta bile olsalar, gözlerindeki yıldızı daima parlatmaya devam eden Türk milleti sayesinde küllerimizden yeniden doğmuştuk. Çanakkale geçilmemişti, geçilemezdi!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 25 times, 1 visits today)