Dünyayı çocuklarımıza yaşanılabilir bir biçimde bırakmak, sadece bir temenni değil; aynı zamanda hepimizin omuzlarında taşıdığı hayati bir sorumluluktur. Gelecek nesillerin sağlıklı, huzurlu ve umut dolu bir gezegende yaşaması, bugünkü eylemlerimize sıkı sıkıya bağlıdır. Doğal kaynakları hoyratça tüketmek, çevreyi kirletmek ve iklim değişikliğine göz yummak, çocuklarımızın geleceğini karartmak anlamına gelir.
Onlara miras bırakacağımız dünya, temiz bir çevre, sürdürülebilir bir ekonomi, adil bir toplum ve barış dolu bir atmosfer olmalıdır. Bu, ormanları korumak, denizleri temiz tutmak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak ve hoşgörüyü yaygınlaştırmakla mümkündür.
Unutmayalım ki çocuklarımız, bizlerin geleceğe uzanan tohumlarıdır. Onlara yaşanabilir bir dünya sunmak, kendi varoluşumuzun da bir anlamı ve güvencesidir. Bu nedenle, bireysel ve toplumsal düzeyde bilinçli adımlar atarak, gelecek nesiller için daha yeşil, daha adil ve daha yaşanabilir bir dünya inşa etmek hepimizin ortak görevidir. Dünyamız hepimizin evi gibi. Nasıl evimizi temiz ve düzenli tutuyorsak, dünyamızı da öyle korumalıyız ki çocuklar da büyüdüklerinde güzel bir yerde yaşasınlar.
Hava temiz kalsın, sular kirlenmesin, ağaçlar kesilmesin. Çünkü bunlar bizim geleceğimiz olan çocukların hakkı. Onlara güzel bir dünya bırakmak için şimdi dikkatli olmalıyız. Tıpkı bir bahçıvanın tohumları özenle büyütmesi gibi, biz de dünyamızı öyle güzel tutmalıyız ki çocuklarımız mutlu olsun. Hu her türden insanın bilmesi gereken bir şeydir.