Değişik Bir Gün

Bugün beklenmedik bir şekilde sakin geçmişti. Bunun beni niye fazlasıyla şaşırttığını sorarsanız size çok basit bir cevap verebilirim. Çünkü genellikle okul savaş alanı gibidir: Kaos, panik, stres ve bağırmalar ile dolu. Açıkçası, ben bu ortama alışmıştım artık. Bu nedenle o kadar fazla şaşırmıştım. Ve dürüst olmak gerekirse iyice de şüphelenmiştim. Nasıl şüphelenmeyebilirim ki? Cuma olsa bile hiç kimse böyle davranmazdı.

Sonunda evdeydim, odamda her zamanki gibi boş boş oturuyordum. Ödevlerimi yapmaya karar verdim, tekrar bütün hafta etütlere kalamazdım. Saat akşam on civarlarında en sevdiğim hocamdan azar yememek için blog yazıma başlamıştım. Kulaklıklarımdan gelen müzik benim kaygılı düşüncelerimi az da olsa yatıştırmıştı. Tam yazıma odaklanmaya başlamıştım ki evin aynı okul gibi fazla sessiz olduğunu farkettim. Hemen odamdan çıktım ve kuzenimin odasına girdim, ama o orada yoktu. Bu olamaz… O her zaman odasındaydı ama! Diğer odalara baktım ve korkunç gerçek ile yüzleştim: Evde yapayalnızdım.

Bu beni fazlasıyla ürpertmişti, yalnız olmaya hiç alışık değildim. Hemde hiç. Telefonumla annemi aramayı denedim ama sinyaller birden kesilmişti. Bu beni daha da bir paniğe sokmuştu açıkçası. Kapıya doğru ilerlemeye başladım. Tam titreyen bir elle kapı koluna uzanırken dışarıdan gelen bir ses ile irkildim. Pencereye koştum, çünkü kapıyı açmanın tehlikeli olacağını düşünmüştüm. Dışarıda gördüğüm şey beni ilk önce korkutmuştu. O bir yaratık mıydı? Ama gözlüklerimi silip tekrar taktığımda içim rahatladı. Dışarıdaki “yaratık” sadece benim şapşal bir biçimde bana bakan köpeğim Odin’di. Onu içeri aldım ve benim gibi titrediğini gördüm. Onunla beraber salondaki koltukta oturup beklemem gerektiğine karar verdim. Neden? Çünkü bir dakika daha yalnız kalırsam aklımı kaçıracaktım. Ve birde telefonum olmadan zaman geçirmek beni değişik hissettiriyordu.

İki saat kitap okuyarak bekledim. Odin, bıkkın bir sızlanma ile yanıma yerleşti. Onun horlamaları rahatsız ediciydi, ama burada yalnız olmadığımı bana hatırlatıyordu, ve bu beni yeterince sakinleştirmişti. Kitap okurken Odin’in kafasını okşadım. Sonunda ailem eve geldi. Niye neredeyse iki buçuk saat boyunca akşam saatlerinde beni evde bıraktıklarını söylemediler. Bu benim tepemin tasını attırmıştı, ama şimdilik hiçbir şeyi sorgulamamaya karar verdim. Bunun için fazla yorgundum.  O an tek istediğim şey güvende olduğumu bilip sakin sakin yatağıma uzanıp telefonuma bakmaktı. Bu saçmalıkla yarın uğraşırdım artık. Tabii, o da uğraşacak enerji bulabilirsem.

(Visited 6 times, 1 visits today)