Dengemizi Biz Bozduk

Pencereden dışarıya bir bakın, ne görüyorsunuz? Büyük ihtimalle cevabınız binalar, mağazalar, arabalar vb. olacaktır. Peki, evinizde sessizce oturup dışarıyı dinlediğinizde ne duyuyorsunuz? Muhtemelen insan konuşmaları, araba kornaları, tamirat sesleri gibi sesler gelecektir.

Peki ya bunun yerine pencerenizden upuzun ağaçları, yemyeşil çimenleri, rengarenk çiçekleri izlemeyi; uçuşan kelebekleri seyretmeyi ve kuşların müziğini, cırcır böceklerinin orkestrasını, guguk kuşunun senfonisini dinlemeyi istemez miydiniz? Evet, bunu kim istemez ki!

Ama sorun şu ki dünyada artık bu tür yerler neredeyse yok denecek kadar az. İnsanlar nereye giderse orayı şehir, kasaba veya kente dönüştürmeye çalışıyor ve doğadan neredeyse hiçbir iz bırakmıyor. Bu durum sadece ağaçları ve bitkileri değil, hayvanları da etkiliyor. Örneğin eskiden şimdiki şehirlerde şahinler, kartallar, ördekler hatta belki baykuşlar vardı; fakat insanlar yerleşip yuvalarını ve rahatlarını bozunca göç etmek zorunda kaldılar.

Diğer hayvanlar için durum benzer ancak bazı türler bu şartlara uyum sağlayabildi. Örneğin kediler, köpekler, güvercinler gibi hayvanlar şehir yaşamına alışabildi.

Şu anda doğa ile iç içe değiliz ama eğer insanlar evlerini, mağazalarını, yollarını ve ihtiyaç duydukları diğer her şeyi doğaya zarar vermeden, onu yok etmeden kullanmayı öğrenmiş olsaydı, işte o zaman yaşanabilir bir dünyamız olurdu. Küresel ısınmayı durdurmak için bu kadar çabalamak zorunda kalmazdık.

Bunu düzeltmek imkânsız değil fakat zor. Sonuçta biz bindiğimiz dalı kestik. Unutmayalım ki bu dünya eskiden bize değil, doğaya emanetti.

 

(Visited 61 times, 1 visits today)