Bir gün uyandım ve odamdan başka bir yerde olduğumu fark ettim. İçinde bulunduğum eve, sanki bir şeyler çarpıp geri dönüyordu. Şaşkındım. Pencereden dışarı baktığımda denizi gördüm. Eve çarpıp geri dönen şeyin dalgalar olduğunu fark ettim. Peki, buraya nasıl gelmiş olabilirdim? Kafamı toparlayıp biraz düşünmem gerekirdi. Ama önce, şu evden dışarı çıkıp etrafa bir bakmam lazımdı.
Evden dışarı çıkmadan, ne olur ne olmaz diye yanıma bir bıçak aldım. Dışarı çıktığımda, evin önünde deniz, arkasında ise bir orman vardı. Neredeydim? Buraya nasıl gelmiştim? Hatırlayamıyordum. Evden biraz uzaklaşıp ormana doğru yürüdüm. Ormanın içine girdiğimde birçok farklı ses duydum. Açıkçası biraz korkmuştum, ama merakıma yenik düştüm ve yürümeye devam ettim. Tam yürürken bir bataklığa denk geldim ve geri dönmek zorunda kaldım. Fakat geldiğim yönü unutup farklı bir yerden gitmeye başladım. Gittiğim yolda, birçok farklı cins böceğe ve hayvana denk geldim. O kadar değişik türler vardı ki sanki rüyada gibiydim. Renkler de çok parlak ve gerçeküstüydü.
Yürümeye devam ettim ve çok sık bitkilerin olduğu bir yere geldim. Bitkiler her yeri kapatıyordu ve ben hiçbir şey göremiyordum. Üzerimdeki bıçağı çıkarıp bazı bitkileri kesmeye başladım; artık önümdeki yolu görebiliyordum. Önümde inanılmaz büyük bir ev vardı hem de sanki yüzyıllar sonra inşa edilmiş gibi çok moderndi. Nerede olduğumu ve buraya nasıl geldiğimi hala anlamış değildim. Bu ev kime aitti ve neden bu kadar modern yapıda yapılmıştı? Evin etrafında robotlar olduğunu fark ettim. Kafam iyice karışmıştı.
Sonra annem, beni okula geç kaldığımı söyleyerek uyandırdı. Tüm bunların rüya olduğunu o anda anladım. Ama ne değişik bir rüyaydı.