Görmeyi hayal ettiğim doğa harikası, Norveç’in muhteşem fiyordları. Göz alabildiğine uzanan gökyüzü, derin mavi sular ve sarp kayalıkların birleşimi… Kendimi bu eşsiz manzaranın ortasında hayal ediyorum.
Güneşin doğuşuyla güne başlıyorum. Rüzgar hafif hafif esiyor ve doğanın sessizliği huzur verici. Gözlerimi açıp pencereden dışarı baktığımda, fiyordların muhteşem görünümüne şahit oluyorum. Güneş, dağların zirvesinde parıldarken, suya yansıyan ışık dans ediyor. Bu anın tadını çıkarmak için derin bir nefes alıyorum.
Kahvaltımı yaptıktan sonra, yürüyüşe çıkıyorum. Fiyordun kıyısında gizli kalmış patikalardan birine sapıyorum. Yeşil çam ağaçları arasında ilerlerken, kuşların cıvıltıları eşlik ediyor. Gözlerim, uzakta beliren şelalenin akışına takılıyor. Doğanın sesleri arasında kaybolmuşken, bir an için zamanın durduğunu hissediyorum.
Bir süre yürüdükten sonra, şelaleye ulaşıyorum. Su, kayalardan düşerken şiddetli bir ses çıkarıyor ve etrafa serinletici bir mistik sis yayıyor. Buranın serin suyu üzerinde birkaç damla su beni serinletiyor. Gözlerimi kapatıp bu anın tadını çıkarırken, içimde bir huzur dalgası yayılıyor. Yıllardır hayalini kurduğum bu doğa harikası, beni derinden etkiliyor.
Günün devamında, bir kayık kiralayarak fiyordun derinliklerine açılıyorum. Suyun üzerinde sürüklenirken etrafımdaki manzarayı gözlemliyorum. Kayalıkların arasındaki kusursuz güzellik, zamanla yarışıyor gibi görünüyor. Yüzümdeki rüzgar, yüzümdeki gülümsemeyi artırıyor. Mavinin her tonunu hissederken, bu doğanın bana sunduğu mucizelere şükrediyorum.
Gün batımına doğru geri dönüyorum, güneşin hüzünlü ama bir o kadar da güzel bir şekilde batan ışıklarıyla beraber. Doğanın bu nefes kesici görüntüsü karşısında, içimde bir sevgi ve minnet duygusu kabarıyor. Fiyordun kıyısında oturup, aynı anda hem mutlu hem de huzurlu hissediyorum. O an, doğanın kollarında kaybolmuş, zamanın ne kadar değerli olduğunu idrak etmiş biri olarak, bu güzelliği yaşamanın verdiği mutluluğu kalbimde taşıyorum.