Hayal ettiğim doğa harikası, Alp Dağları’nın zirvelerinden birinde yer alan az bilinen ama büyüleyici bir göldür. Bu göl, berrak suyu ve yakınındaki yemyeşil ormanlarla çevrilmiş. Göldeki dağların yansımaları, sanki doğa kendini bir tablo gibi sunuyor.
Sabahın erken saatleri, güneş henüz doğmazken günün başında yürürüm. Havanın taze kokusu, ormanın derinliklerinden gelen kuş cıvıltıları ve hafifçe esen rüzgar beni sarar. Gölde kayıkla gezmek, suların sakinliğinde huzur bulmak ve ardından çimenlere uzanıp dağları izlemek isterim.
Öğleden sonra, yakınlardaki patikalarda yürüyüşe çıkmak ve doğanın büyüsünü daha canlı hissetmek isterim. Akşamüzeri ise gökyüzünün renkleri değişirken, ateş böceklerinin dansını izlerim. Bu huzurlu doğa cennetinde geçirdiğim günün sonuna yaklaşıyoruz.
Burada zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Geceye yaklaşıyorken, yavaşça yıldızlar gökyüzüne yükselir. Gece ateş yakmış, yıldızları izlerken hava soğuk gibidir. Bir esinti vardır. Elime marshmallowumu almış kızartıyorum. Keşke böyle bir şey yaşayabilsem.
Her bir doğa harikasının başka bir güzelliği vardır. İnanıyorum ki artık herkes tabiatı güzel bir şekilde sahiplenip koruyacaktır.
