Ben, doğa, zamanın kadim sakini, binlerce yılın hafızası ve dünyanın en eski şarkısı. Bugün sana, geçmişin izlerinden, bugünün ışıklarından ve yarının umutlarından bir mektup yazıyorum.
Geçmişim, köklerime bağlı bir gövde gibidir. İlk adımlarımı attığımda, her bir tohumum, her bir yaprağım bir hikaye anlatır. Yaşadığım dönüşümler, senin de bir parçası olduğun bu dünyada yankı bulur. Sen beni keserken, ben de seni beslerim. Çünkü biz, birbirimizin yansımasıyız. O eski nehirlerin hatırlattığı gibi, her şey birbirine akar. Her ağaç, her çiçek, her damla su senin geçmişinin izlerini taşır.
Bugün, rüzgarın fısıldadığı, yağmurun toprağa dokunduğu zamanlardayız. Duyuyor musun? Benim dilimde bir şeyler değişiyor. Dünya hala büyür, değişir, ama bu süreçte senin de yeri vardır. Her bir seçimin, her adımın, toprakla olan ilişkinin, senin bugünü inşa eder. Dikkat et, sadece alıcı olma; verici ol. Çünkü ben de sana en güzel meyvelerimi sunarken, bir gün geri dönecek olan toprak, deniz, orman ve gökyüzü yalnızca senin hatırlamanı bekliyor.
Ve yarın… Yarına umutla bak, çünkü hala her şeyin başındayız. Yeni filizler, yeni hayaller, yeni yollar doğacak. Her karanlık gecenin ardında, doğan yeni bir güneş gibi. Eğer sen doğayla uyum içinde olursan her sabah yeniden uyanan bir dünya seni bekliyor olacak. Gelecek, adımlarını dikkatle attığında daha parlak olacak.
Şunu unutma: Ben doğa, geçmişin ta kendisiyim ama aynı zamanda her yeni günle, her yeni nefesle yeniden varım. Seninle birlikte büyüyorum, seninle birlikte yaşıyorum. Birlikte yıpranır, birlikte yenileniriz. Sadece birbirimizi hatırlayalım, sevgili insan.
