Doğanın Sessiz Şarkısı

Doğa, her zaman yanımızda olan ancak modern yaşamın gürültüsü içinde sıkça unuttuğumuz büyük bir bilgeliktir. O, sadece ağaçlar dağlar ve denizlerden ibaret değildir; aynı zamanda yaşamın ta kendisidir. Bir düşünün: Sabahın ilk ışıkları yeryüzünü öperken, çiy damlaları nasıl da parlar! Kuşların cıvıltıları, ormanın derinliklerinden gelen gizemli bir fısıltı gibi, ruhumuzu okşar. Bu anlar, şehrin koşturmacasından ne kadar farklı, değil mi?
Doğada geçirdiğimiz her an, aslında kendimize bir hediyedir. Yürüyüş yaparken toprağın kokusunu içimize çektiğimizde, zihnimizdeki tüm karmaşa dağılır. Akan bir suyun sesi, en iyi terapistten daha etkili bir şekilde bizi sakinleştirir. Ya da yıldızlarla dolu bir gökyüzünün altında durmak? O sonsuzluk karşısında kendi küçük dertlerimizin ne kadar önemsiz olduğunu anlarız.
Peki, biz bu mucizeye nasıl davranıyoruz? Ne yazık ki, çoğu zaman onu hor görüyoruz. Ormanları kesiyor, suları kirletiyor ve havayı zehirliyoruz. Oysa doğa bize karşılıksız bir cömertlikle her şeyini sunuyor: Nefes aldığımız havayı, yediğimiz yemeği, içtiğimiz suyu…
Unutmayalım: Doğayı korumak, geleceğimizi korumaktır. Ona iyi bakalım, ona saygı gösterelim. Çünkü doğa, bizim evimiz; o olmadan var olamayız! Gelin, bu sessiz şarkıya kulak verelim.

(Visited 1 times, 1 visits today)