16 milyonda bir ihtimalin (iki kurşunun havada çakış bir çok kez gerçekleştiği, cephanelerin bitip tüfeğin ucundaki o süngülere sarılındığı, bir neslin kaybedildiği o savaşa şahit oldum. Topraklarımın altında yatan binlerce kefensiz yatanı ziyarete gelen turistler belki anlayamaz ama ben o anları saniyesi saniyesine hatırlıyorum. Her zaman hatırlayacağım.
Evet, ben Çanakkale’yim. Vatan savunması söz konusu olunca canını seve seve verenleri ve onların hatıralarını barındırıyorum. Ayrıca içimde bitmiş görkemli ağaçlara, o eşsiz, geçilmez boğaza ve üstünde ucan o güzel martılara da ev sahipliği yapıyorum. Her metrekaremde tarih, yeşillik ,toprak ve iyot kokusunu alabiliyor, rahat bir nefes alabiliyor insanlar.
Hikayemi duyanlar, bu topraklar için ne fedakarlıklar, ne kahramanlıklar yapıldı anlıyor, hatırlıyor ve ona sahip çıkmaları gerektiğini anlıyor. Çabalıyor, kendileri için kurtarılan bu toprakların yükselmesi için çalışıyorlar. Ben de hikayemin insanlara umut olduğunu, bu topraklara tarihi eserlerinden tutun ormanlarına, denizlerine kadar değer verdiklerini görünce oyuncağına kavuşmuş küçük bir çocuk gibi seviniyorum.
Anlayacağınız, üzerimde gezen yolculara boşuna demiyorlar, “DUR YOLCU, BİLMEDEN GELİP BASTIĞIN BU TOPRAK, BİR DEVRİN BATTIĞI YERDİR.” diye. Bu sözlerin ne manaya geldiğini anlamanız, bu topraklarda yaşananları tekrar yaşayamasanız da en azından bilmeniz gerekir.
DUR, YOLCU!
(Visited 1 times, 1 visits today)
