Duygusuzluk

Bir sabah güneşin doğuşuyla uyanmıştım. Her zamanki gibi ailemle kahvaltıya oturup haberleri izleyecektim. Fakat bir şeyler yolunda değil gibiydi. Babam, annem, kardeşim hepsi boş gözlerle televizyona bakıyordu. Her zaman mutlu olan insanlar bugün garip bir şekilde duygusuz gibiydi. Anneme sarılmak geçiyordu içimden ve öyle de yaptım ama o sevimli insan bir anda ruhsuz birine dönüşmüş gibi bana sadece baktı boş boş. Sanki yaptıklarından pek de hoşlanmıyor gibiydiler. Belki de bugün onlar pek de mutlu hissetmiyor olabilirdi. Ne de olsa hepimiz böyle şeyler yaşarız bazen.
Bu durumu pek de fazla kafama takmadım. Fakat dışarıya çıktığımda evdekinden pek de farklı bir görüntü yoktu. İnsanlar ruhsuz gibiydiler. Hiç kimse birbirine karşı bir sevgi, nefret gibi duyguları beslemediği gibi kimse birine de yardım etmiyordu. Herkes kendi istediği gibi hareket ediyordu. Çocuklar ebeveynlerine karşı bile bile bir sevgi veyahut bir kızgınlık besliyor gibi durmuyordu. Ebeveynlerin de çocuklardan farklı bir durumu yoktu. Öğrenciler öğretmenlerini dinlemiyordu. Kimileri kulaklıkta şarkı dinliyor, kimileri ise oyun oynuyordu. Öğretmenler bıkmış gibi ders anlatıyordu. Aynı tip durumlar ofislerde patron-çalışan ilişkisine de yansımış durumda idi.
Bunlara anlam veremiyordum. Herkes bir anda neden içindeki iyi veya kötü duyguları yitirsin ki? En garibime giden durum da doktorların bile işini doğru düzgün yapmamasıydı. Karşı tarafın acı çektiğini bile bile ilaçları vermiyordu. Bütün yerlerde işler duraksamıştı. Herkes sanki iş bitmiş gibi takılıyordu etrafta. Bu kafa karıştırıcı günün akşamında eve döndüm. Sabahkinden daha da kötü bir durum vardı evde. Kimse birbirini önemsemiyordu. Yani öyle bir andı ki dünya yansa umurlarında değildi. Biraz haberlerde gezineyim dedim ve bir haber dikkatimi çekti. Bu duygusuzluk konusu hakkındaydı. Haberi okuyayım dedim ve haberde bunun kaynağının bir virüs olabileceği yazıyordu. Hava yolu, temas gibi yollarla bulaşmış olmalıydı ki herkes aynı anda hastalanmış olsun. Bu haberi dikkate alarak diğer gün maskemi taktım ve dışarı çıktım ama herkes dünküne göre daha da duygusuzlaşmıştı. Çok ilginçtir ki düşen bir yaşlı adama kimse yardım eli uzatmadı. Otobüste herkes bencilce ve empatiden yoksun bir şekilde zor durumdakileri düşünmeden yerlerine oturdular. Gün gittikçe salgın da hızla yayılıyordu. Bundan ve bu psikolojik sıkıntılardan kurtulmanın en iyi yolu da eve kapanmaktı. Sanki kalabalık içinde yalnızdım. Tek hastalanmayan bendim sanıyorum. Bu salgın keşke bitse ve insanlar iyileşse de bu kaos ortamı, işlerin duraksaması, eğitimin duraksaması bir son bulsa. Tek dileğim bu.

(Visited 19 times, 1 visits today)