Fuji Dağında Yaşadığım Olay

Benim adım Kaan 19 yaşındayım, profesyonel bir tenisçiyim ve İngiltere, Londra’da yaşıyorum. Üniversite birinci sınıfta mimarlık okuyorum ve şu anda ilk  sömestirin sonuna doğru yaklaşıyoruz. Bu yıl Londra’da geçirdiğim ilk yıl olacaktı ve doğum günüm yaşlaşıyordu bu sebeplerden dolayı arkadaşlarım Arda, Doğa ve Batuyla birlikte Japonya’daki Fuji Dağına tırmanmaya karar verdik. Fuji Dağına tırmanmaya karar vermemizin nedeni hepimizin hayatımızda Japonya’ya en az bir kez gitme arzusunun olmasıydı. Bu arzumuz nedeniyle Japonya’ya 1 haftalık tatil planı kurduk.

Dördümüz uçağımızın kalkacağı hava limanında saat 16.30.00’de buluştuk. Uçağımız 4 buçuk saat sonra saat 21.00’deydi. O zaman gelene kadar beraber küçük bir cafede akşam yemeğimizi yedik. Sonra karnımız doyunca bineceğimiz uçağın olacağı 16. geçite doğru yürümeye başladık. Bütün aramaları ve kontrolleri geçtikten sonra hep beraber geçitimizin önünde uçağımızın gelmesini bekledik. İngiltere’den Japonya’ya direkt olarak bir uçuş gerçekleştirecek olan uçağımıza bindikten sonra captan pilot bir duyuruda bulundu. Duyuru şu şekildeydi: ” Bütün yolcuların dikkatine, uçağımız bir kaç süre boyunca kalmayacaktır. Çünkü sağ kanadımızda bir sorun ortaya çıkmış bulunmaktadır. İlginiz için teşekkürler.” bu duyuruyu duyunca herkesin modu düşmüştü çünkü bütün yolcular bir an önce Japonya’ya varmak istiyorlardı. Neyse ki bekleme süremiz çok uzun sürmedi. Yola çıkarken çok heyecanlıydım çünkü Japonya’ya ilk defa gidecektim onun yanında ilk defa bir dağa tırmanacaktım. Japonya’ya olan serüvenimiz için gereksiz heyecanlı olduğum için gözüme bir damla uyku girmedi fakat Batu, Arda ve Doğa mışıl mışıl uyumaktalardı. Bu 14 saatlik bu yolculuk 1 dakika bile uyumadım. Vardığımızda saat 11.00’dı ve çok yorgumdum. Japonya’ya kurduğumuz 1 haftalık tatil planımıza göre bugünü Fuji Dağına arabayla giderek geçiyorduk. Bu amaçla bir araba kiraladık. Bu yolculuğumuz geçenki yolculuğumuzdan kısaydı ama yinede uzundu. Koskoca 14 saatlık uçuşumuzda gözüme bir damla bile uyku girmemesinden dolayı arabaya biner binmez yorgunluktan uyuyakalmışım. Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım. Gelmiştik Fuji Dağına. Fuji Dağı kocamandı ucunu bile göremiyordum o kadar kocamandı.

Bugünkü planımızdan geriye kalan tek şey Fuji Dağı’nın başlangıcına kamp kurmaktı. Kampımızı kurduk ve uyukuya daldık çünkü yarın hep beraber Fuji Dağına tırmanacaktık. Sabah kalkınca beraber eşyalarımızı topladık ve Fuji Dağına tırmanmaya başladık. Başlangıçta gereksiz fazla zorlandım ama ben bir sporcudum böyle zorlukları aşmak benim görevimdi. Bu şekilde düşündükçe benim için her şey gittikçe kolaylaşmaya başlamıştı fakat daha hala önümüzde uzun bir yol vardı. Saat 13.30’a yaklaşırken öğle yemeğimizi yiyebilmek amacıyla küçük bir boşluğa oturduk ve öğle yemeğimizi yedik. Bir süre sonra geri yola çıktık. Bu sefer karnımız ve enerjimiz doluydu. Ama Batu’nun rengi soluktu. Yanına gidip “İyi misin ?” diye sordum. Başını aşağı yukarı salladı. Batu’nun bizden sakladığı bir şey var diye düşündüm ancak bu durumun tüm günümü yerle bir etmesine olanak sunamazdım. Saat 20.00 kadar yürüdük ve yine daracık bir boşluk bulabildik. Sonra Batu bugün ilk defa ağzını açıp ” Aşağı baksanıza manzara çok güzel ” dedi. Ben, Arda ve Doğa hem bakmaya geldik. Birden kendimi aşağı düşerken buldum. Geri yukarı baktım ve Batu’nun bizi aşağı itirmiş olduğunu gördüm. Batu’ya bağırarak ” Neden!” diye sordum cevap vermedi. Pişmanlık duyuyordum. Belkide Batu’yu konuşması için ve neler olduğunu anlatması için daha fazla zorlamalıydım ama bunları yapmadım ve şu anda Fuji Dağından aşağı düşüyordum, üzgündüm ve sinirliydim. Bunlar sonucu değiştirmeyeceklerdi. Batu’ya son bir kez baktım ve bu hayata hoşçakal dedim. Bu olayın gizemi hala çözülememişti ve asla çözülemeyecekti.

(Visited 3 times, 1 visits today)