Geceyi Üfleyerek Yenen Korku

Bir köyde, tek başına yaşayan bir adam vardı. Geceleyin, köyün dışındaki terkedilmiş evde bir şeylerin olduğunu duyuyordu. Her gece, rüzgârın sesine karışan ince ince gelen bir fısıldama vardı. Fakat o, korkusuz olduğunu iddia eder ve “Bu köyde ne kadar tuhaf şey olsa da ben hiçbir şeyden korkmam.” derdi.

Bir akşam, adam sabahki ekmeklerini almak üzere fırına giderken fısıldamalar daha da yükseldi. Şüphelenmeye başladı ama yine de cesaretini topladı ve eski eve doğru yürüdü. Evin kapısını araladığında, içeriden yüzüne bir soğuk hava dalgası çarptı. Adım attıkça evin odalarındaki karanlık daha da derinleşiyordu.

Birden, bir şeyler hareket etti. Bir gölge aniden önüne çıktı. Kalbi hızla çarpmaya başladı, gözleri korkuyla büyüdü ama geri adım atamadı.

Gözlerinde bir ışık gördü. Bir zamanlar sıcak ekmekler alırken duyduğu rahatlığın yerini bu kez acı ve korku almıştı. Geri çekilmeye çalışırken, odada bir rüzgâr esti ve birden ekmeklerin kokusu burnuna geldi. Ama bu sefer korkmuştu. Çünkü o an, “Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer.” atasözünü haklı çıkaran bir tecrübeyle ne kadar dikkatli olması gerektiğini anlayarak kaçtı.

O günden sonra, köyde geceleri asla yalnız dışarı çıkmadı.

(Visited 19 times, 1 visits today)